(bir eserden parça) aktarmak, iktibas etmek.
(delil olarak) zikretmek, söylemek, delil/kanıt/emsal göstermek.
The lawyer cited another case similar to the one being tried.
(mahkemeye) çağırmak, celbetmek.
an(ımsat)mak, hatırlatmak, hatıra getirmek.
Citing my gratitude to him.
(bir askerin/birliğin) yararlı hizmetlerini/kahramanlığını günlük emirde zikretmek.
Askerlik2
beğenmek, takdir etmek, başarı belgesi/takdirname vermek.
The soldier was cited by the General for his bravery.
...'e ...'i sebep göstermek
Fiil
...'e ...'i gerekçe göstermek
Fiil
bir otoriteye atıfta bulunmak
Fiil
birini mahkemeye çağırmak
Fiil
birini mahkemeye celbetmek
Fiil
bir şeyin sözünü etmek
Fiil