Zarf sahil(d)e, kıyıya, kıyıda. We came ashore from the boat: Gemiden sahile çıktık.
Zarf karada, karaya. The captain of the ship remained ashore: Geminin kaptanı karada kaldı. All
ashore that's going ashore: Yolcu olmayan gemiyi terketsin (Gemi hareket edeceği zaman söylenir). get/put ashore: karaya çık(ar)mak. go ashore: karaya çıkmak. run ashore: karaya otur(t)mak.