1. beklemek, ummak, gözlemek, intizar etmek.
    I am awaiting your reply: Cevabınızı bekliyorum.
    The
    fate that awaits him: Onu bekleyen kader (Onun kaderi).
  2. hazır/depoda olmak.
    the parcels awaiting delivery: teslim edilmek üzere depoda bekleyen paketler.
  3. pusuda/yatıp beklemek.
  4. bekleme, bekleyiş, pusu(da bekleme).
talihinin değişmesini beklemek Fiil
talimat beklemek Fiil
emir beklemek Fiil
işlerin nasıl gelişeceğini beklemek Fiil
kararınizı bekliyoruz