come through

  1. (a) (başarı ile) bitirmek/sonuca varmak, (b) umduğu gibi gelmek/çıkmak, beklenen sonucu almak.
    Have
    your examination results come through yet? (c) tehlikeyi atlatmak, paçayı kurtarmak, kurtulmak, sıyrılmak, geçirmek.
    to come through an illness: hastalığı atlatmak.
    He came through a difficult operation.
    He came through without a scratch: Burnu bile kanamadan kurtuldu. (d)
    come through with: (isteneni/bekleneni) yapmak, başarmak, becermek, elde etmek.
    He came through with the money he needed to buy that house. (e) içine geçmek, nüfuz etmek, arasından sızmak.
    The rain has come through his clothes. (f) (kumaş/elbise vb.) delinmek, yırtılmak.
ciddi bir hastalığı atlatmak Fiil
(biri tarafından) alınmak Fiil
(bir şey aracılığıyla) biriyle iletişim kurabilmek Fiil
(haber emir , sonuçlar) alınmak Fiil
telefon bağlantısı sağlamak Fiil
telefon bağlantısını sağlamak Fiil
birşeyin etkilerinden kurtulmak Fiil
birşeyi atlatmak Fiil
birşeyden kurtulmak Fiil
birşeyden sonra düze çıkmak Fiil
birşeyi sağlamak Fiil
ihtiyaç duyulan birşeyi sağlamak Fiil
birşeyi yetiştirmek Fiil