1. Fiil don(dur)mak, buz haline gelmek/getirmek.
    Water freezes at the temperaure of 0°C. By freezing meat
    we can keep it from spoiling.
  2. Fiil buz tutmak/bağlamak.
    The engine has frozen up. The water pipes froze.
  3. Fiil çok üşümek, donmak.
    I'm freezing. I was frozen stiff after a long walk in cold weather.
  4. Fiil soğu(t)mak, soğuk olmak.
    It will freeze hard tonight. It's freezing in this room, can't we have a fire?
  5. Fiil kışta kalmak, donarak ölmek.
    freeze to death: donarak ölmek.
    Mountain climbers were lost in
    the snow and nearly froze to death.
  6. Fiil (korku, heyecan vb.'den) donakalmak, donup kalmak, hareketsiz bırakmak/kalmak.
    He heard a step behind
    him and froze with fear.
    Fear made him freeze in his tracks: Korkudan olduğu yerde donakaldı.
  7. Fiil (birdenbire) dur(dur)mak, hareketsiz kalmak/bırakmak.
    The teacher froze the noisiy class with a single look.
  8. Fiil, Maliye (a) bloke etmek, dondurmak, (b) kullanılışını yasaklamak/kısıtlamak.
    Cobalt was frozen during the war.
  9. Fiil (fiyatları) dondurmak, narh koymak.
  10. Fiil, Cerrahi (vücudun bir kısmını) dondurmak, hissini iptal etmek.
    to freeze a tooth.
  11. Fiil, Sinema durdurmak, görüntüyü hareketsizleştirmek.
  12. Fiil arayı açmak, dostluğa son vermek, yabancılaşmak.
    After their quarrel, they sat in frozen silence.
  13. İsim don(dur)ma, buz tutma.
  14. İsim don.
    The freeze last night damaged the apple trees.
  15. İsim (fiyatların/kiraların/maaşların vb.) dondurulması (için yapılan yasa).
  16. İsim, Maliye blokaj, bekletim.
(korkudan) donakalmak, çok korkmak, dehşete kapılmak.
freeze the blood (in one's veins): tüylerini
ürpertmek, dehşet içinde bırakmak.
dondurulmuş malvarlığı İsim, Ceza Hukuku
insanın kanını dondurmak Fiil
banka kredilerini kısıtlayarak tedavüldeki para miktarını kontrol etme hare
banka kredilerini ciddi bir şekilde kısıtlayarak tedavüldeki para miktarını denetleme hareketi
dipfriz
derin dondurucu
derin dondurma
gelişmeyi durdurma
bir yıllık ücret dondurma
ücret ve maaşların dondurulması
fiyat dondurma
şok dondurmak Fiil
derin dondurmak Fiil
ücret dondurma
ücretlerin dondurulması
dondurmak Fiil, Bilgi Teknolojileri
şirketlerin füzyon girişimini durdurmak Fiil
hesabı dondurmak Fiil
bir hesabı dondurmak Fiil
mal varlıklarını dondurmak Fiil, Ceza Hukuku
32 derece de donmak Fiil
32 derecede donmak Fiil
ücret ve maaşların dondurulması
yiyecekleri dondurmak ve sonra havasını alıp kurutarak saklamak Fiil
(US) fiyatları dondurmak Fiil
görüntü dondurma: hareketsiz/dondurulmuş görüntü/resim. aynı resmi üstüste birçok defalar çekerek sinemada/TV
de hareketi durmuş/donmuş gibi gösterme sanatı.
İsim
buzlar içinde sıkışıp kalmak.
The ship was frozen in for the winter.
kendine yaklaştırmamak Fiil
yapışmak, sımsıkı tutmak, birşeyi kendine mal etmek.
(a) istiskal ederek) savmak, soğuk davranarak uzaklaştırmak, şiddetli rekabetle (işten/toplumdan) çekilmeye
zorlamak.
The clique's unfriendliness froze out all newcomers. (b) (şiddetli soğuk yüzünden) ertelemek/iptal etmek.
The meeting was frozen out. (c) önlemek, yasak etmek.
azınlıkta kalmak Fiil
(yüzeyi) buz tutmak, buzla örtülmek/kaplanmak.
The lake has frozen over; you can walk on it.
fiyatları dondurmak Fiil
insanın kanını dondurmak Fiil
pabucunu dama atmak Fiil
iş yapmasını engellemek Fiil
birinin nüfuzunu kırmak Fiil
donarak ölmek Fiil
donmak Fiil
(a) soğuk davranmak, istiskal etmek, (b) (aktör) heyecandan dili tutulmak/donup kalmak, söyleyeceğini
unutmak, (c) buz kesilmek, tamamen donmak.
ücretleri dondurmak Fiil
gelir ve ücretlerin dondurulması
inşaat işlerini dondurmak Fiil