hands on

get (one's) hands on

sahiplenmek Fiil

get one's hands on ...

...'i elde etmek Fiil

lay hands on

(a) birisini yakalamak, tutuklamak, ele geçirmek, enselemek, (b) (dinî törende papaz) elini birinin başına

lay hands on

tutmak, yakalamak, ele geçirmek, bulmak, yakasına sarılmak.

lay violent hands on

şiddet kullanmak Fiil

hands on manager

masasından kalkarak işin her aşamasına bedensel olarak katılan yönetici

all hands on deck

herkes güverteye

all hands on deck !

herkes güverteye

lay hands on sth

bir şeye el koymak Fiil

lay violent hands on oneself

intihar etmek Fiil

lay violent hands on oneself

kendini öldürmek Fiil

pipe all hands on deck

bütün tayfaları güverteye çağırmak Fiil

be on sb's hands

birine yük olmak Fiil

go on one's hands and knees

emeklemek Fiil

hang heavy on one's hands

(zaman) bir türlü geçmek bilmemek Fiil

hang heavy on one's hands

(zaman) geçmek bilmemek Fiil

have an empty house on one's hands

elinde boş bir ev olmak Fiil

have on one's hands

emrine amade olmak Fiil

have something on one's hands

çok meşgul olmak Fiil

have time on one's hands

çok boş vakti olmak Fiil

lie on sb's hands

birinin elinde olmak Fiil

on all hands

her tarafta(n), her yerde(n).

sit on (one's) hands

(a) isteksizce alkışlamak, oyuna/temsile pek ilgi göstermemek, (b) boş oturmak, hiçbir şey yapmamak.

sit on one's hands

eli kolu bağlı durmak, hiçbir iş yapmamak, oturup beklemek.

take on hands

işçi almak Fiil

Time lies heavy on my hands

İşsizlikten sıkılıyorum.