1. eklemek, ilâve etmek, içine/arasına koymak, araya sıkıştırmak, sok(uştur)mak, yerleştirmek.
    to insert
    elastic into the waistband of a skirt. He inserted the key in the lock and turned quietly. To insert a missing letter into a word. To insert a spacecraft into orbit.
  2. dercetmek, (gazeteye vb.) koymak, geçirmek.
    To insert an advertisement in a newspaper. To insert a clause in a contract.
  3. ek, ilâve, araya sokulan/eklenen nesne.
  4. (gazete/dergi vb.) ilâve, ek, kitaba vb. eklenen yaprak/sahife.
    Some magazines have a local insert for certain regions.
bir dergideki akordeon katlamalı ek sayfa
ilaveli
ilave edilen şeylerin maliyeti
bir gazetedeki önceden basılmış ek reklam sayfası İsim
gazete içindeki sonradan eklenen tam sayfa
yüksek kaliteli dört renkli reklam
ilave
ambalajlı bir ürünün içine konan reklam ya da satış teşvik malzemesi
takmak (disket) Bilgi Teknolojileri
bir sözleşmeye madde eklemek Fiil
kumar makinesine para atmak Fiil
bir dosyaya bir yaprak koymak Fiil
bir satır ilave etmek Fiil
sokmak Fiil
gazeteye basmak Fiil
bir şeyi dosyalamak Fiil