1. İsim kucak.
    The mother had her baby on her lap.
  2. İsim etek, elbisenin dizleri örten kısmı.
  3. İsim yetki ve kudret alanı, el, iktidar.
    The outcome is in the lap of gods: Sonucunu Allah takdir eder/Allaha
    kalmış bir şey/Allah ne yazdı ise o olur.
    They dropped the problem in his lap: Sorunun çözümünü ona tevdi ettiler.
    to throw into someone's lap: (sorumluluğu/yönetimi) birisine yükletmek.
  4. İsim çukurluk, çukur yer/vadi.
  5. katla(n)ma(k), kıvırma(k), kıvrılma(k).
  6. (etrafına) dola(n)ma(k), sar(ıl)ma(k), sarıp sarmalama(k), bohçalama(k).
    lapped in luxury: lüks içinde, refaha garkolmuş.
  7. (üzerine) örtme(k), dolama(k), bir şeyin üstünü başka bir şeyle tamamen örtmek/kaplamak.
  8. (yarışta) bir devir/tur ileride olmak.
  9. çark ile cilâlamak.
  10. (inşaat) uçlarını üstüste koyarak birleştirmek.
  11. kuşatma(k), çevirme(k), etrafını sarma(k), ihata etme(k), kucaklama(k).
    to be lapped with maternel
    tenderness: anne şefkati ile sarılmak/kucaklanmak.
  12. etrafına bir kere dolanabilecek kadar kumaş.
  13. (koşu, yarış vb.) devir, tur, tam bir dönüş.
  14. kat, kıvrım başka bir şeyin üzerine binen kısım.
  15. kıvrılma/katlanma payı.
  16. parlatma/cilâlama çarkı.
  17. (suyu) şapırdatarak yıkamak.
  18. (dalga) fışıltı ile yıkamak/yalamak.
    Waves lapping on the beach. Water lapping against the sides of the canoe.
  19. şapırdatma, şapırtadarak yalama, yalayarak içme/temizleme.
  20. şapırtı, fışıltı.
    the lap of the waves.
  21. yal, sıvı halde hayvan yemi.
  22. Fiil (bkz: leap )
    (geç.z.).
en hızlı tur İsim, Spor
sinema filmi ya da televizyonda ekranın iki yarısında iki görüntünün aynı anda belirmesi
talihin kucağında
lap joint ile ayni anlama gelir. (bina inşaatında) bindirme, bindirmeli ek, yanyana konulan parçalardan
birinin kenarını öbürü üstüne bindirerek yapılan ek.
lap joint (1).
(a) bir yarışın son turu, (b)
mec. son aşama/merhale (çoğu gitti, azı kaldı).
emniyet kemeri. İsim
zincirleme: sinema ve TV de bir görüntünün zayıflayıp öbürünün belirmesi. İsim
küçük ev köpeği. İsim
plain lap ile ayni anlama gelir. (bina inşaatında) bindirme, bindirmeli ek, yanyana konulan parçalardan
birinin kenarını öbürü üstüne bindirerek yapılan ek.
bindirmeli eklemek, üstüste bindirerek ek yapmak.
şeref turu
diz örtüsü: otomobil vb.'de seyahat ederken dize örtülen battaniye vb. İsim
yalamak Fiil
taşınabilir diz-üstü bilgisayar
(a) (sulu yiyeceği vb.) dil ile yalamak, yalayıp yutmak, (dil ile) lıkır lıkır/şapır şupur yalamak/içmek.

The cat quickly lapped up all the milk. (b) kanmak, aldanmak, inanmak, yutmak.
He laps up everything you say: Ne söylense inanır/yutar.
lap up compliments: iltifatlara inanmak/kanmak.
ferah fahur, lüks ve refah içinde.
be/live in the lap of luxury: lüks ve refah içinde yaşamak,
bir eli yağda bir eli balda olmak.
talihe bağlı
kaderin elinde
meçhul, bilinmez (gelecek olay), Allaha kalmış, Allah bilir.

Türkçe Sözlük (Kubbealti Lugati)

  1. Yumuşak, ağırca ... çıkardığı ses