1. (a) yola koyulmak, gitmek.
    The gipsies moved on to another site. (b) yürümek, hareket etmek.
    move on please!” said the policeman. (c) geçmek.
    And now we move on to another episode.
başlamak, acele etmek.
He'll never finish the work if he doesn't get a move on: Acele etmezse işini asla bitiremez.
kalabalığı ilerletmek Fiil
ilerleyin lütfen
bir konuda harekete geçmek Fiil
bir konuda eyleme geçmek Fiil
devam etmek Fiil
geçmek Fiil
yükselmek Fiil
sınıf atlamak Fiil
daha iyi bir konuma geçmek Fiil
daha iyi bir yere geçmek Fiil
daldan dala konmak Fiil
sürekli hareket halinde olmak Fiil
hareket halinde olmak Fiil
sarmak Fiil
kuşatmak Fiil
birine uzlaşmak için yanaşmak Fiil
birini dışarı çıkarmak Fiil
birini uzaklaştırmak Fiil
(a) faal, meşgul, (b) hiç durmaz, hareket halinde, sağa sola koşuşur, (c) ilerlemekte, terakki halinde.