1. hemen hemen, âdetâ.
    next to impossible: hemen hemen imkânsız.
    next to nothing: hiç değerinde,
    yok pahasına, hemen hemen hiç.
    I got it for next to nothing: Onu yok pahasına aldım.
    There was next to nobody at the meeting: Toplantıda hemen hemen hiç kimse yoktu.
elde hemen hemen hiçbir delil olmaması
hemen hemen hiçbir şey
(US) birinin kötü niyetlerini çakmak Fiil
başkandan sonra gelmek Fiil
stoku gelecek mevsim için saklamak Fiil
kuşaktan kuşağa Zarf
bir konuyu gelecek toplantıya ertelemek Fiil
(a) bitişik (komşu).
He lives next door to us: Bitişik komşumuzdur, bitişiğimizde oturur. (b)
hemen hemen, âdetâ.
His silence was next door to an admission of guilt.
sıradaki işi ele almak Fiil
gündemdeki sırası gelen konuyu ele almak Fiil
bir reklamın basılmasını gelecek haftaya bırakmak Fiil
hedefimiz gelecek yıl içerisinde % 3'lük büyüme gerçekleştirmektir
gelecek sayıda devam edecektir
devamı gelecek sayıda
(dava) duruşma gelecek ay olacak