1. İsim mağduriyet
  2. İsim dert, bela, baş belası, sıkıntı, sıkıcı kimse/şey.
    public nuisance: toplumun huzurunu bozan şey.

    These mosquitoes are a nuisance: Bu sivrisinekler baş belası!
    That child is perfect nuisance: O çocuk tam bir baş belası!
    What a nuisance! I've forgotten my ticket: Hay Allah, biletimi unutmuşum!
  3. İsim, Hukuk başkalarına sıkıntı/zarar veren şey.
zarar verici
sıkıntı yaratıcı bir şeyi ortadan kaldırmak Fiil
özellikle başkalarının hakkına tecavüz eden
umumu ya da kişiyi tedirgin eden
taciz edici durumu ortadan kaldırmak Fiil
dava konusu olabilecek taciz olayı
çekicilik ödentisi, cezbetme tazminatı (doktrini): Zarar-ziyan hukukuna göre çocukları cezbeden tehlikeli
bir duruma müsaade eden kimse, bundan doğacak zarar-ziyanı ödemekle yükümlü tutulur. Örneğin bahçesine havuz yaptıran kimse etrafını çitle çevirmez ve - mülke tecavüz şeklinde de olsa - havuza çocuk düşüp boğulursa, bundan sorumludur.
İsim, Hukuk
bu doktrinin uygulandığı durum. İsim
başa bela kesilmek Fiil
müdahalenin meni davası İsim
(umumî yerlere konulan ilân) kirletmeyiniz: (a) işemek yasaktır, (b) çöp atmak yasaktır.
umumi huzur bozma
umum için zararlı olan fiiller
kamunun güvenliği için zararlı veya ahlak ve medeni hukuka aykırı olan vesair suretle kamuya zarar veren fiiller
süren taciz hareketi
başkalarına sıkıntı ve zarar veren şeyin sürmemesi
sürekli taciz hareketi
fuzuli işgal
komşuyu taciz etme
umum için zararlı olan fiiller
umumi huzur bozma
kamu haklarına tecavüz
haylazlaşmak Fiil
her hal ve şerait altında ve bizatihi umum veya birey veya bireyler için muzır olan veya tehlike oluşturan fiil
(Batı Kanadada) çöplük, çöplerin döküldüğü yer.
normal olarak ve bizatihi tehlikeli veya muzır olmamakla birlikte
hususi hal ve mahallerde fiilen o mahiyette olan fiiler
taciz eden şey için açılan dava
(askerlik) taciz etme harekâtı
dokuncalı vergi: çok ufak tutarlar halinde ödendiğinden dolayı sıkıcı olan vergi.
baş belası, yıpratıcı güç, düşmanı sürekli olarak daciz ettiği/yıprattığı için değerli olan şey.
tehlikeli bir aleti çocukların sık uğradığı bir yerde bilerek bırakan alet sahibinin sorumluluğunu gerektiren kuram
birini taciz etmek Fiil
davranışlarıyla etrafını sıkmak Fiil