run through

  1. (a) (kılıç vb.) saplamak, (kılıç vb. ile) delmek, (b) israf etmek, tüketmek, har vurup harman savurmak.

    He soon ran through all his father's money.
    Money runs through his fingers: Su gibi para harcıyor. (c) çabucak/aleacele gözden geçirmek.
    I'll just run through this list of figures. (d) tekrarlamak.
    Let's run through the first scene again. (e) sezilmek, içinde gizli bulunmak.
    A feeling of sadness runs through his poetry.
servetinıyiyip tüketmiş olmak Fiil
bütün servetini yiyip tüketmiş olmak Fiil
gelen postayı gözden geçirmek Fiil
malını mülkünü eritmek Fiil
işini çabuk bitirmeye çalışmak Fiil
(tiyatro) çabuk prova
menkul kıymetlerin ikinci okunuşu
bir hesabı tetkik etmek Fiil
deneme, alıştırma, temrin, prova, hazırlık tatbikatı. İsim