1. dil, (konuşma/tat alma organı).
    dirty/furred tongue: paslı dil.
  2. (yiyecek olarak) hayvan dili.
  3. dil, lisan.
    foreign tongue: yabancı dil.
    the German tongue: Alman dili, Almanca.
    find
    one's tongue: dillenmek, dile gelmek, konuşmaya başlamak, yeniden konuşabilmek.
    lose one's tongue: dili tutulmak, konuşamamak.
    mother/native tongue: anadili.
    the gift of tongue: dil öğrenme yeteneği.
    The tongue is sharper than any sword: Dil, kılıçtan keskindir = Kılıç yarası geçer, dil yarası geçmez.
  4. konuşulan dil, lehçe.
  5. söz, konuşma, konuşma tarzı/yeteneği.
    a smooth/ flattering tongue: mülâyim/gönül alıcı konuşma.

    a sharp tongue: sert konuşma, acı söz söyleme.
    curb/bridle one's tongue = put a curb/bridle on one's tongue: (a) ağzını sıkı tutmak, sır vermemek, (b) ölçülü konuşmak, gevezelikten sakınmak.
    keep a civil tongue in one's head: kibar/terbiyeli konuşmak.
    keep a watch on one's tongue: sözlerine dikkat etmek, ağzından çıkanı kulağı işitmek.
    on everyone's tongue: herkesin dilinde, dedikodusu ağızdan ağıza dolaşan.
  6. dil biçiminde şey.
  7. ayakkabının dili.
  8. çıngırak dili.
  9. nefesli çalgının dili/titreşen parçası.
  10. geçme tahtalarda yuvaya giren çıkıntı.
  11. denize uzanan kara çıkıntısı, dil, burun.
  12. Makine çıkıntı.
  13. broş iğnesi.
  14. araba oku.
  15. demiryolu makasının sivri rayı.
  16. Müzik dil vuruşu yapmak.
  17. tahtalara geçme kenar yapmak.
  18. dil ile dokunmak.
  19. azarlamak, paylamak.
  20. konuşmak.
  21. dil gibi çıkıntı teşkil etmek.
yeniden konuşabilmek Fiil
konuşmaya başlamak Fiil
(fikrini/düşüncesini) çekinmeden söylemek, açık konuşmak.
telaffuz etmek Fiil
dilini döndürmek Fiil
dilini tutmak Fiil
diline dikkat etmek Fiil
dilini yutmuş olmak Fiil
dilinıyutmuş olmak Fiil
bir şey dilinin ucunda olmak Fiil
susmak, dilini tutmak, konuşmamak.
dilini tutmak, susmak, konuşmamak.
birini sözle paylamak Fiil
sözlerine dikkat etmek, kibar konuşmak.
mind your tongue: Kibar konuş (ağzından çıkanı kulağın işitsin).
anadil yasağı İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
(a) dilinin ucunda, söylemek üzere, (b) hatırlamak üzere.
dilini çıkarmak.
birini memnun etmek için düşündüğünden başka türlü ağız kullanmak Fiil
şaka yollu konuşmak Fiil
sus(tur)mak.
gevezelik/zevzeklik/boşboğazlık etmek.
alay edercesine, alay için, müstehziyane, gayrı samimî olarak.
“How beautiful you look!” she said
to the ugly girl, with (her) tongue in (her) cheek.
yarım ağızla, âdet yerini bulsun diye, ciddiyetten/samimiyetten uzak, yapmacık bir eda ile.
sert söz söyleme eğilimi
dik bıçaklı pulluk (pamuk tarımında kullanılır). İsim
beyzî süs, binaların cephelerini süslemek için yapılan yumurta ve kargı biçimli kabartma desen.
ikiyüzlülük, döneklik, yalan, hile, sahtekârlık.
to speak with a forked tongue. 6
forkedly:
(a) çatal çatal, çatallı biçimde, (b) ikiyüzlülükle, yalan/hile ile.
(av köpeği) havlamak.
yabancılar için yeminli mahkeme
belagat sahibi olmak Fiil
çenesi düşük olmak Fiil
dilini tutamamak Fiil
güzel konuşma yeteneği olmak Fiil
anadilde öğretim İsim, Eğitim
dil sürçmesi
serbest lamba
takma çıta
birinin dilini çözmek Fiil
ana dil(i).
anadil İsim, Dilbilim
ana dili İsim, Dilbilim
anadili
dilimin ucunda.
birine yüz pound sus payı ödemek Fiil
dil sürçmesi.
dil sürçmesi İsim, Psikoloji
tütsülenmiş/füme dil.
dilini tutsun diye birine rüşvet vermek Fiil
birini susturmak Fiil
ağızdan dökülüvermek Fiil
kolay dillendirilmek Fiil
kolay söylenmek Fiil
söylenivermek Fiil
kolayca ağızdan çıkmak Fiil
boşboğaz
dil bastırıcı, doktorların boğaz muayenesinde dili bastırdıkları yassı tahta çubuk. İsim
dil çubuğu İsim, Sağlık Cihazları
dil basacağı İsim, Sağlık Cihazları
abeslang İsim, Sağlık Cihazları
yarım ağızla, âdet yerini bulsun diye, ciddiyetten/samimiyetten uzak, yapmacık bir eda ile.
(coğrafya) burun
dil halkası İsim, Giyim ve Moda
tutuk konuşan
dili tutuk
tekerleme, şaşırtmaca, yanıltmaca, söylenmesi zor tümce.
“She sells seashells on the seashore.” is a tongue twister . İsim
dillendirmek Fiil
söylemek Fiil
(konuşmada) nezaketten ayrılmamak, ağzını bozmamak, dilini tutmak.
He was very angry with his boss,
but he kept a civil tongue in his head.
Fiil
Düzgün konuş!
Ağzından çıkanı kulağın duysun!
Ağzını topla!
yarım ağızla, âdet yerini bulsun diye, ciddiyetten/samimiyetten uzak, yapmacık bir eda ile.