Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. İsim erdem, fazilet.
  2. İsim doğruluk, iyi ahlâk.
    You can trust him; he's a man of the highest virtue .
  3. İsim iffet, ismet, namus.
    A woman of easy virtue: hafifmeşrep, birçok kişiyle düşüp kalkan.
  4. İsim ahlâkî/manevî mükemmellik.
    Among her many virtues are loyalty, courage and truthfulness. Cf.:

    cardinal virtues, natural virtue, theological virtue. 5. iyi nitelik/hassa.
    Patience is a virtue . One of the virtues of this curtain material is that it's easily washable.
    6. doğal güç, kuvvet, etkileme gücü, tesir.
    Many people doubt the virtue of ancient country medicines in curing the sick.
    7.
    virtues: melek (9 melek sınıfından 7'ncisine mensup olan),
    8.
    esk. mertlik, yiğitlik.
    9.
    by/ in virtue of : nedeniyle, …'e binaen, hasebiyle, …'den dolayı.
    Though she isn't British by birth, she's a British citizen by virtue of her marriage to an Englishman.
    10.
    make a virtue of necessity: gereken şeyi seve seve yapmak, zorunlu görevi erdem haline getirmek.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

act in virtue of one's office
mevkiinin verdiği yetkiyle hareket etmek Fiil
act in virtue of one's office
mevkinin verdiği yetkiyle hareket etmek Fiil
claim a pension by virtue of one's long military service
uzun askerlik hizmeti nedeniyle emekli maaşı talep etmek Fiil
claim a pension in virtue of one's long military service
uzun askeri hizmet karşılığı emekli maaşı bağlanmasını istemek Fiil
virtuous
faziletmeab (outdated) Sıfat
virtuous
iffetli İsim
virtuous
meziyet sahibi Sıfat
(a woman's) virtue
namus
articles of virtue
sanat eserleri İsim
easy virtue
düşük ahlâklı, kolayca elde edilebilen.
lapse from virtue
ahlak kusuru
model of virtue
erdem örneği
model of virtue
ahlak numunesi
natural virtue
doğal erdem, tabiî/temel fazilet, insanın muktedir olduğu fazilet. theological virtue İsim
paragon of virtue
fazilet numunesi
paragon of virtue
erdem örneği
theological virtue
tanrısal erdem, ilâhî fazilet: iman, ümit, merhamet.
virtue made of necessity
zorunluk gereği erdem
Virtue Party
Fazilet Partisi Özel Isim, Siyasi Partiler
by virtue of
virtue (9).
by virtue of my office
mevkiinin verdiği yetkiye dayanarak
great virtue of a scheme
bir planın büyük avantajı
in virtue of
virtue (9).
in virtue of my authority
yetkime dayanarak
in virtue whereof
yukardaki belgelere dayanarak
make a virtue a necessity
gerekli olan şeyden fazilet çıkarmak Fiil
make a virtue a necessity
gerekli şeyi seve seve yapmak Fiil
make a virtue of necessity
(a) mihneti kendine zevk etmek, mecbur olduğu işi isteyerek yapıyor görünmek, (b) nahoş fakat kaçınılmaz
bir işten iyi sonuç almaya çalışmak.
Since we have to stay here for a long time, let's make a virtue of necessity and visit historical places.
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.