bawl

  1. bağırmak, haykırmak, feryat etmek.
    to bawl one's dissatisfaction: hoşnutsuzluğunu bağırarak açıklamak.

    The captain bawled out an order.
  2. (işportacı) bağırarak satış yapmak.
  3. yüksek sesle ağlamak.
  4. bağırma, feryat, haykırış.
  5. ağıt, bir süre yüksek sesle ağlama.
    A good bawl usually makes her feel better: Genellikle bir
    süre ağladıktan sonra sakinleşir.
şiddetle azarlamak, paylamak, haşlamak.
Your father will bawl you out when he sees this mess:
Bu dağınıklığı görürse baban seni şiddetle azarlar.
bağıra bağıra küfretmek.
bağırarak imdat istemek.