Vicdanım üzerine yemin ederim.
bir tanığa yemin ettirmek
Fiil
bütün mukaddesatı üzerine yemin etmek
Fiil
yeminli beyanda bulunmak
Fiil
yemin etmek, ahdetmek.
He took (or swore) an oath to avenge himself: Öcünü almaya ahdetti.
bir kimseye küfretmek, sövmek.
bir kimseye küfretmek
Fiil
(a) bir şey üzerine yemin etmek.
swear by one's honor: namusu şerefi üzerine yemin etmek. (b)
k.d. (bir kimseye/şeye) çok güvenmek.
yalan yere yemin etmek
Fiil
boş yere yemin etmek
Fiil
teminat vermek, yeminle temin /tasdik etmek.
yeminle/and içerek işe başlamak.
tanığa yemin ettirmek
Fiil
bir tanığa yemin ettirmek
Fiil
bir memura sadakat yemini ettirmek
Fiil
çok ağır sözlerle sövüp saymak
Fiil
(bir şeye) tövbe etmek, (içkiden kötü bir akışkanlıktan vb.) vazgeçeceğine dair yemin etmek.
kutsal kitap üzerine yemin etmek
Fiil
bir kimsenin suç işlediğine dair yemin ederek tevkif emri çıkarttırmak.
birine sırrı açıklamayacağına dair yemin ettirmek
Fiil
birine sırrı açıklamıyacağına dair yemin ettirmek
Fiil
doğruluğuna yemin etmek
Fiil
görevi devralmadan yemin ettirmek
Fiil
kalayı basmak (argo)
Fiil
apaçık yalan söylemek, yeminle yalan söylemek, yalan yere yemin etmek.