1. İsim gam
  2. İsim tasa
  3. Fiil üz(ül)mek, endişelen(dir)mek, endişe/keder duymak/vermek, tasalanmak, kaygılanmak, endişe/merak etmek,
    canı sıkılmak, zihninde kurmak.
    Don't worry (about me): (Benim için) üzülme/ endişelenme/ merak etme/tasalanma!
    She will worry if we are late: Gecikirsek merak eder.
    worrying about your health can make yot ill.
    His debts worried him: Borçları için endişe ediyordu.
    The whole business worries me to death: Bütün bu işlere ölesiye üzülüyorum.
    What's worrying you? Neye üzülüyorsun= Seni üzen nedir?
  4. Fiil zorla/güçlükle ilerlemek.
    an old car worrying uphill.
  5. Fiil (köpek, kedi vb.) ısırıp sarsmak, hırpalamak.
    A cat will worry a mouse.
  6. Fiil rahatsız/taciz etmek, canını sıkmak.
    Don't worry me with so many questions.
  7. Fiil boğmak.
  8. İsim üzüntü, endişe, merak, tasa, keder, kaygı, can sıkıntısı.
    worry kept her awake: Üzüntüden uyuyamadı.
  9. İsim dert, bela, keder/kaygı/endişe/üzüntü veren şey, üzülecek şey, üzüntü sebebi.
    A mother of sick children has many worries.
  10. İsim üzülme, endişelenme, tasalanma, meraklanma, kederlenme.
aldırma
merak etme !
esas endişe
gam yememek Fiil
meraklanmak Fiil
düşünmek Fiil
önemsiz şeyler için kaygılanmak Fiil
(güçlüklere/engellere rağmen) ilerlemek/başarmak, altından kalkmak, üstesinden gelmek.
To others the
situation seemed intolerable, but with luck and persistence she worried through.
tesbih.
kuruntu etmek Fiil
sataşmak Fiil
çok kaygılanmak Fiil
problemin yakasını bırakmamak Fiil
bir problemin yakasını bırakmamak Fiil
kaygılandırmak Fiil
birini bir karar almaya zorlamak Fiil
birinin başının etini yemek.
(güçlüklere/engellere rağmen) ilerlemek/başarmak, altından kalkmak, üstesinden gelmek.
To others the
situation seemed intolerable, but with luck and persistence she worried through.
kötü niyetle çıkarılan müşkülat
Çok da kafana takma.
Fazla kafana takma.
Çok da kafaya takma.
Fazla kafaya takma.