niyetlenmek, niyet etmek, niyetinde olmak.
I intend to go. What do you intend to do/intend doing today?
Fiil
tasarlamak, zihinde kurmak/planlamak.
Does he intend marriage or is he flirting with her?
Fiil
(belirli bir gayeye vb.) tahsis etmek/ayırmak.
A fund intended for emergency use only. a dress intended for summer: yazlık elbise.
Fiil
kasdetmek, meram etmek, maksadı/meramı/niyeti … olmak, … demek istemek.
I intended no harm: maksadım
kötülük yapmak değildi.
He apologized and said he had intended no insult.
What do you intend by this word? Bununla ne demek istiyorsun?
That remark was intended to you: O söz sana idi/Seni kastederek o sözü söyledi.
That gift was intended for you: O hediye senin içindi.
Fiil
(söz/ifade vb.) anlamında olmak, anlamına gelmek, anlamını taşımak, ifade etmek.
a gesture intending dismissal: çık git anlamına gelen bir el hareketi.
It was intended as a joke: O söz gûya şaka idi/şaka olsun diye söylenmişti.
Fiil
yöneltmek, tevcih etmek, hedef/gaye edinmek.
to intend one's course.
Fiil
yola çıkmak/koyulmak, hareket etmek.
Fiil
bir eylemde bulunma niyetinde olmak
Fiil
birşey yapmayı hedeflemek
Fiil
birşey yapmayı istemek
Fiil
birşey yapmayı tasarlamak
Fiil
birşey yapmayı amaçlamak
Fiil
birşey yapmaya niyet etmek
Fiil
birşey yapmaya niyetlenmek
Fiil
birşey yapmayı planlamak
Fiil
tıp mesleğine girmeyi düşünmek
Fiil
ciddi evlenmeyi düşünmek
Fiil
kötülük kasti olmamak
Fiil
kendi işini düşünmek
Fiil
kendi çıkarını düşünmek
Fiil
birinin birşey yapmasını amaçlamak
Fiil
birinin birşeyi yapmasını amaçlamak
Fiil
birinin birşeyi yapmasına niyetlenmek
Fiil
birinin birşeyi yapmasını hedeflemek
Fiil
birinin birşeyi yapmasını istemek
Fiil
birinin birşeyi yapmasını tasarlamak
Fiil
birşey yapmaya niyetlenmek
Fiil
birşey yapmayı planlamak
Fiil
birşey yapmaya niyet etmek
Fiil
birşey yapmayı amaçlamak
Fiil
birşey yapmayı istemek
Fiil
birşey yapmayı tasarlamak
Fiil
birşey yapmayı hedeflemek
Fiil
oğlunu avukat yapmak istemek
Fiil
satın alma niyetinde olmak
Fiil