c.a.p.

  1. = Civil Air Patrol.
koltukları kabartan başarı.
övünülecek başarı, övünme/iftihar vesilesi, şeref.
That's a feather in his cap: Bu onun için övünülecek bir şeydir.
miğfer içine giyilen yumuşak takke.
banyo kepi.
akü akümülatör kapağı

miterwort = mitrewort ile ayni anlama gelir. papaz otu
(Mitella): Taşkırangillerden kapsülü
piskopos tacına benzeyen bir ot.
fünye Noun
şişe kapağı
alt başlık
cap
kep, takke.
a nurse's cap.
black cap: (İngilterede yargıcın idam kararı verirken giydiği) kara takke.
cap
başlık, kasket.
test cap: (kablo) deneme başlığı.
cap
(şişe, tüp vb. için) kapak.
a bottle cap. Put the cap back on the bottle.
cap
tapa, tabanca mantarı, kapsül.
blasting cap: ateşleme kapsülü, dinamit tapası.
cap
mantar başlığı/tepesi. Botany
cap
yazı kâğıdı boyutu.
legal cap.
cap
tepe, doruk, zirve.
the cap of hard rock of a mountain.
cap
sütun başlığı. Architecture
cap
uyuşturucu ilâç kapsülü.
cap
büyük harf.
cap
büyük harflerle yazmak/basmak.
cap
başlık geçirmek/giydirmek, kep/takke giydirmek, kaplamak, örtmek.
Clouds capped the hills.
cap
tamamlamak, ikmal etmek, bütün haline getirmek.
cap
üstün gelmek, daha iyisini yapmak, (daha ileriye/öne) götürmek/geçmek, bastırmak, baskın çıkmak.
to
cap one joke with another.
to cap a story: bir hikâyeden daha iyisini söylemek.
to cap the climax: doruğu/sınırı/limiti aşmak, mükemmelin mükemmelini yapmak.
That caps all! Bu hepsinden baskın çıktı (hepsine tüy dikti).
cap
birinci takıma almak. Sports
cap
onur/şeref nişanesi olarak kep vermek.
He's been capped 3 times for playing British sports teams.
cap
üst limit Noun, Advertising
cap
kep Noun, Textile Industry
cap
kasket Noun, Textile Industry
CAP
= Civil Air Patrol.
çıngıraklı soytarı külâhı.
akademik giysi, şapka ve cübbe: üniversite hocalarına ve mezunlarına özgü giyim. Noun
büyük harf. Noun
cap pistol Noun
saygı ile, saygılı bir tavırla, hürmetkârane,
mec. mahcup/pısırık bir tavırla.
I hope the unions
don't go cap in hand to the government again.
fakirler yurdu
mesleğinde başarılı olmak Verb
kesekâğıdı
ambalaj kâğıdı
mantar tabancası. Noun
başlık-kaya: petrol, gaz, tuz yatakları üzerindeki su geçirmez kaya tabakası. Noun
başlı/kapaklı vida. Noun
umumi yol
capital.
capitalize(d).
capital letter.
capsule.
chapter.
captain.
foolscap.
konak Noun, Medicine
şişe kapağı
piston kapağı
aptal külâhı: eskiden okullarda tembel öğrencilere ceza olarak giydirilen sivri külâh.
aptal külâhı: eskiden okullarda tembel öğrencilere ceza olarak giydirilen sivri külâh.
supap kapağı
rahim kapağı, gebe kalmamak için kadınların cinsî münasebet esnasında rahim başına yerleştirdikleri kapak.
övünülecek başarı
dolum kapağı Noun, Automotive
depo kapağı Noun, Automotive
aptal külâhı: eskiden okullarda tembel öğrencilere ceza olarak giydirilen sivri külâh.
asker kepi/başlığı.
(araba lastiği) kaplama
kalpak
overseas cap.
askerî kep, askerlerin garnizonda giydikleri şapka.
(sporda) birinci takıma seçilmek.
jant kapağı Transport
buz torbalı takke
buz kaplaması
(Kuzey Kutbu) buzul başlığı
mürekkepli mantar
(Coprinus atramantarius): sporları olgunlaşınca yaprakçıkları siyah bir suya dönüşen mantar. Noun
hâkim başlığı Noun
hâkim başlığı
gelin şapkası: inci ve mücevheratla süslü kadın şapkası. Noun
dizkapağı
bone
resmî kâğıt: avukatların kullandıkları 21.5x35.5 cm'lik yazı kâğıdı.
azat külâhı: eski Romada azat edilen esirlere verilen yumuşak konik külâh ki özgürlük simgesi olarak
kullanılırdı. Phrygian cap
Noun
alt başlık
ortak amaç edinmek Verb
gece başlığı
yatma zamanı içilen alkollü ya da sıcak içki
fevkalade
askerî kep, askerlerin garnizonda giydikleri şapka.
tüfek kapsülü
diz kapağı protezi Noun, Medicine
kaporta
külahını önüne koymak Verb
inceden inceye yeniden gözden geçirmek Verb
derin düşünmek, düşüncelere/tefekküre dalmak.
radyatör kapağı Transport
yerel yönetim tarafından istenilen vergi miktarını sınırlamak Verb
kök başlığı, kök ucunu koruyan doku. Noun
(kavanoz vb. için) vidalı kapak. Noun
asker kasketi
= small capital.
küçük puntolu büyük harf. Noun
sivri külâh.
depo kapağı
derin düşünce/tefekkür.
put one's thinking cap: derin düşüncelere dalmak.
her türlü tedbiri göz ardı etmek Verb
başka her şeyden sonra
ayakkabı burnu.
supap kapağı
güneşlik
yün bere (bahriyeliler soğuk havada giyerler).
başlıklı
large scale production
calibre
magnitude
cadastral extract
plot plan Noun, Construction
size
stature
caliber
worth
thickness
gauge
scale
plat
cadaster cadastre
layout
cadastre
extent
module
diameter Noun, Geometry
diametrically
caliber gage
callipers

Bir dâireyi merkezinden geçerek ikiye bölen ... kalan kısmının boyu, kutur