badly

  1. fena halde, kötü/fena bir şekilde.
    He was badly wounded.
  2. acemice, kusurlu, kabule şayan olmayan.
    badly made clothes. He paints badly. a badly written novel.
  3. elverişsiz, gayrımüsait, aleyhinde.
    The weather turned out badly for the cruise: Gezi seyahati
    için hava elverişsizleşti.
    His neighbors speak badly of him: Komşuları onun aleyhinde konuşuyorlar.
  4. yakışıksızca, ahlâksızca, ahlâka/kanuna aykırı olarak.
  5. saygısızca, küstahça, terbiyesizce.
    He treats his parents badly.
  6. pek çok, ziyadesiyle, fazlasıyla, çok büyük, fena halde.
    a house badly in need of repair: çok
    büyük tamire muhtaç bir ev.
    to want something badly: bir şeyi fazlasıyla istemek.
    to be hurt badly: fena halde incinmek/yaralanmak.
    It is needed badly: Buna çok büyük ihtiyaç var.
  7. büyük üzüntü ve teessürle.
    He took the news of his mother's death badly: Annesinin ölüm haberini
    büyük üzüntü ile karşıladı.
  8. hasta. rahatsız.
    He felt badly.
  9. müteessir, müteessif.
    I feel badly about you leaving so soon: Bukadar erken ayrıldığınız için müteessirim.
  10. meyus, mahzun, üzgün, kederli.
başaramamak Verb
(işi) becerememek, yüzüne gözüne bulaştırmak.
kötü giyinmek Verb
kötü durumda olmak Verb
fena gitmek Verb
işleri iyi gitmiyor
birlikte geçinememek Verb
kötü performans sergilemek Verb
kötü sonuçlanmak Verb
kötü satılmak Verb
fena etmek Verb
ters gitmek Verb
can atmak Verb
çok canı çekmek Verb
komalık
mosmor
dizgi yanlışları iyi düzeltilmemiş prova
kötü ekilmiş tarla
kötü hasar görmüş
çok hasara uğramış
baştan savma iş
ağır yaralı
kötü/fena/muztar durumda, darda.
His family has been pretty bad off since he lost his job. bk:.
well off.
(a) fena, (b) talihsiz, şanssız, …'den mahrum.
He's badly off for friends: Arkadaştan yana hiç
talihi yok.
Cf.:
well off.
düşük ücretli iş
düşük ücretli iş
altüst olmak Verb
havasız
ağır yaralı
ağır yaralanmış
buruş buruş
hastanelik olmak Verb
ödü kopmak Verb
ağır yaralanmak Verb
acele yeni aletler gerekmek Verb
bir iş için gerekli vasıflara sahip olmamak Verb
bir vasiyetnamede haksızlığa uğramak Verb
birine kötü davranmak Verb
yaramazlık yapan çocukları terbiye etmek Verb
kazık yemek Verb
acil onarım gerektiren bina
gözünde birinin itibarı azalmak Verb
biri gözünden düşmek Verb
birini kınamak Verb
biri hakkında kötü düşünmek Verb
fakir düşmek.
be badly off for (sugar etc.): (şeker vb.) az kalmak.
How are we off for coal:
Kömürümüz ne kadar kaldı?