(askerî) yığınak, yığılma, artma, çoğalma, toplanma, yoğunlaşma, kesafet peyda etme. 
 NATO military  build-up = buildup: NATO askerî kuvvetlerinin çoğalması/artması.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        büyüme, kuvvetlenme, gelişme, gelişim, inkişaf. 
 The build-up = buildup of the nation's heavy industry  is vital: Millî ağır sanayiin gelişmesi hayatî önem taşır.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeyi/kimseyi tanıtmak/meşhur yapmak için yapılan ilân/reklam/propaganda. 
 The studio spent $50,000  on the new star's build-up = buildup.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birikme, birikinti, (belirli bir madde veya enerjinin) artma(sı), çoğalma(sı), oluşum, teşekkül. 
 The  build-up = buildup of salt deposits took millions of years. The build-up = buildup of heat in the space capsule's outer wall was dangerous.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir amaca ulaşmak için yapılan hazırlık veya girişim. 
 Never underestimate the value of a build-up  = buildup for a new initiation.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        cesaretlenme, yüreklenme, cesaret/kuvvet bulma, kuvvei maneviyenin yükselmesi.
                        
Noun                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir kampanyayı hazırlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        kanıtları bir araya getirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dışarda bir yerde birkaç kuruş yatırmış olmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yeni bir bağlantı kurmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        yığınların desteğini sağlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        halkın çoğunun yandaşlığını sağlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (US) toplu olarak büyük miktarda hisse senedi paketi satın almak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir bölgeyi imar etmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        hemen oracıkta resmini çizivermek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        müşterinin ayağını alıştırmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        dış ülkelerde üretim tesisleri kurmak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (politikada) birini desteklemek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        ticari ilişkileri geliştirmek
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeye bel bağlamak
                        
Verb                        
                    
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        (askerî) yığınak, yığılma, artma, çoğalma, toplanma, yoğunlaşma, kesafet peyda etme. 
 NATO military  build-up = buildup: NATO askerî kuvvetlerinin çoğalması/artması.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        büyüme, kuvvetlenme, gelişme, gelişim, inkişaf. 
 The build-up = buildup of the nation's heavy industry  is vital: Millî ağır sanayiin gelişmesi hayatî önem taşır.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir şeyi/kimseyi tanıtmak/meşhur yapmak için yapılan ilân/reklam/propaganda. 
 The studio spent $50,000  on the new star's build-up = buildup.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        birikme, birikinti, (belirli bir madde veya enerjinin) artma(sı), çoğalma(sı), oluşum, teşekkül. 
 The  build-up = buildup of salt deposits took millions of years. The build-up = buildup of heat in the space capsule's outer wall was dangerous.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        bir amaca ulaşmak için yapılan hazırlık veya girişim. 
 Never underestimate the value of a build-up  = buildup for a new initiation.
                        
Noun                        
                     
                 
                
                    
                    
                    
                    
                    
                        cesaretlenme, yüreklenme, cesaret/kuvvet bulma, kuvvei maneviyenin yükselmesi.
                        
Noun