disarm

  1. Verb silâsızlandırmak, silahını (elinden) almak, silahtan tecrit etmek, sılâhsız bırakmak.
    The police captured
    the bandits and disarmed them.
  2. Verb etkisiz/zararsız hale getirmek, savunma/saldırma olanaklarından mahrum etmek.
    The soldiers disarmed
    the big bomb. to disarm an argument.
  3. Verb dost kazandırmak, şüpheleri gidermek, (öfkeyi/kızgınlığı/düşmanca duyguyu) yatıştırmak.
    The speaker's
    franksness disarmed the angry mob, and they soon began to cheer him. His smile disarmed us.
  4. Verb silahları bırakmak.
  5. Verb (bir ülke ordusunun/silahlı kuvvetlerinin sayısını) azaltmak, silahlanmayı kısıtlamak.
silahsızlanma Noun, Politics-Intl. Relations
Eski Savaşçıların Silahsızlandırılması, Terhisi ve Yeniden Entegrasyonu Proper Name, Law
birinin silahını elinden almak Verb