in a hurry

  1. (a) alelacele, acele ile, telâşla.
    You make mistakes if you do things in a hurry. (b) istekli,
    hevesli.
    You're never in a hurry to get up in the mornings. (c)
    k.d. (genellikle olumsuz tümcede) kolay kolay, hiç, asla, bir daha, dünyada.
    I won't forget her kindness in a hurry: Onun iyiliğini kolay kolay unutamam.
    You won't find a better specimen than that in a hurry. (d) (genellikle olumsuz tümcede) isteyerek, içinden gelerek, hiç te, asla, bir daha.
    I won't help her again in a hurry, when she's been so ungrateful. I shan't ask that rude man to dinner again in a hurry.
acelesi var
acele ile çıktı
acelem yok
acele etmek, acelesi olmak.
He was in a hurry.
acele ile çıktı
çok acelesi olmak Verb
çok acele para kazanmak durumunda olmak Verb
aceleci davranmak Verb
alelacele