(birisinin) tabiatinde/karakterinde/mizacında (olmak), huyları/yaratılışları bir/aynı (olmak).
How they can be lovers when she's not his kind at all: Yaratılışları böylesine farklı olduğu halde birbirlerine nasıl âşık olmuşlar?
birine selam söylemek
Verb
ayni yarar (bedava yemek , ev , araba vb
Üçüncü Türden Yakınlaşmalar
Proper Name, Cinema
Dernekler Tarafından Bastırılacak Alındı, Ayni Yardım Teslim ve Ayni Bağış Alındı Belgeleri ile Gider Makbuzları Hakkında Tebliğ
Proper Name, Law
aynî tazmin, aynî tazminat, aynen tazmin, aynen tazminat
Noun, Insurance
ayni yardım teslim belgesi
Noun
ayni olarak ödenebilecek kâr payı
(istatistik) birinci derecede yanılgı
aynıyla mukabele etmekten memnun
(onun) ne mal olduğunu bilirim.
nakdî veya aynî olarak
Adverb
(a) aynı şekilde, benzer tarzda, aynı türden/cinsten, aynıyla, benzeri ile.
repay someone in kind:
misillemede bulunmak, aynıyla karşılık vermek.
She will be repaid in kind for her rudeness. (b) mal olarak, aynî (para ile değil).
benefits in kind: aynî menfaatler.
payment in kind: aynî ödeme, mal olarak ödeme. (c) tür/nitelik/cins bakımından.
There's a difference in kind, not merely in degree, between a hound and a terrier.
ayni olarak elde edilen gelir
bu tür vaka için herhangi bir hüküm öngörmemek
Verb
bu tür vaka için herhangi bir hüküm öngörmemek
Verb
hiç de öyle değil.
I will do nothing of the kind: Asla öyle şey yapamam.
I will have nothing of the kind: Öyle şeye tahammülüm yoktur (müsamaha edemem).
öyle (hiç) bir şey.
You'll do nothing of the sort: Öyle bir şey yapamazsın.
(a) aynı cinsten, eştürlü, aynı nitelikte/karakterde/tabiatte.
They're all of a kind: Hep aynı
karakterdedirler.
of a different kind: başka türden/çeşitten. (b) düşük nitelikli, âdi cinsten, gûya, sözde, sözüm ona.
She gave us coffee of a kind , but we couldn't drink it: Bize ikram ettiği sözüm ona kahveyi içemedik.
It was beef of a kind: Gûya sığır eti idi.
aynı ile karşılık vermek
Verb
borcun ayni olarak ödenmesi
ayni bağış alındı belgesi
Noun
birine aynı ile karşılık vermek
Verb
birine misillemede bulunmak
Verb
eski hale getirme
Noun, Civil Law
kısas
Noun, Religion-Faith
misliyle karşılık
Noun, Military
misliyle mukabele
Noun, Military
onun/bunun gibi bir şey, ona/buna benzer bir şey, öyle bir şey.
herhangi bir bedeli olmadan
bir nevi, âdetâ, sanki, belirsiz/müphem (bir şekilde), bir dereceye kadar, oldukça, bir hayli.
It was kind of late: Vakit oldukça geç idi.
The room was kind of dark: Oda âdetâ karanlıktı.
I kind of thought this would happen: Böyle olacağı sanki içime doğmuştu.
I kind of expected this: Bunu âdetâ bekliyordum.
in a kind of way: bir nevi, şöyle böyle, bir bakıma.
In a kind of way I'm sorry: Bir bakıma müteessirim.
I had a kind of fear that = I was kind of frightened that … : …'den âdetâ korkuyordum.
I had a kind of suspicion (= I vaguely suspected) that he was cheating: Hile yaptığını (müphem bir şekilde) seziyordum/hile yaptığından şüpheleniyordum.
a kind of millionaire: bir nevi milyoner (milyoner gibi bir şey).
What kind of people does he think we are?: Bizi ne zannediyor?
What kind of a fool does he take me for: Beni enayi/aptal yerine mi koyuyor (aptal mı zannediyor)?
That's the kind of person I am: İşte ben böyleyim.
“Are you tired?” “ kind of.”: “Yoruldun mu?”“Biraz (öyle gibi)”
sermayeye katılan ayni varlık
sermayeye katılan ayni varlık
etrafına karşı müşfik davranmak
Verb
birini hoş karşılamak
Verb
birisini samimiyetle/hararetle karşılamak.
ayni veya nakdi
Adjective
yeni bir din gibi gelişmek
Verb
iyi muameleye tepki göstermek
Verb
birinin tetkikine sunmak
Verb
geçen sefer verdiğinizden