Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
luster
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
parlaklık, parıltı.
the luster of gold. This polish brings out the luster of the silver.
cilâ.
ışık saçma, aydınlatma.
şaşaa, ihtişam, şan, şeref, şöhret.
Winning the Nobel prize added even more luster to the poet's name.
ışık saçan kristal vb..
avize.
parlak kumaş.
(seramik üzerindeki) sır, cilâ.
(mineralin/cevherin) ışığı yansıtma(sı), yüzey görünüşü.
parlatmak, parlaklık vermek, cilâlamak.
parlamak, parıldamak, ışık saçmak.
=
lustre
,
is.
(bkz:
lustrum
) (1).
Noun
ihtiras sahibi, muhteris, düşkün, şiddetle arzu eden kimse, (servet, şöhret vb.) peşinde koşan kimse.
a luster after power
: iktidar düşkünü.
lustrum
ile ayni anlama gelir. beş yıllık süre.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
lustre luster
cila
lustre luster
şeref
lustre luster
görkem
lustre luster
ihtişam
lustre luster
şöhret
lustre luster
ün
lustre luster
şan
lustre luster
parlaklık
lustre luster
parıltı
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.