pierce

  1. Verb delmek, delip geçmek.
    A nail pierced the tire of my car. A tunnel pierces the mountain.
  2. Verb delik açmak.
    to pierce (a hole in) a piece of leather.
  3. Verb içine işlemek/nüfuz etmek, delip/yarıp geçmek.
    a road that pierces the jungle.
  4. Verb sırrını anlamak, sırrına/içyüzüne vâkıf olmak, çözmek.
    to pierce a mystery.
  5. Verb etkilemek, tesir etmek, (soğuk/keder/ıstırap vb.) içine işlemek.
    a heart pierced with grief.
  6. Verb (sessizliği/havayı/gökyüzünü) yarmak, parçalamak (acı bir feryat vb.).
    A sharp cry pierced the air.
    Lightning pierced the sky.
aslını araştırmak Verb
karanlığı delmek Verb
birini gözleriyle süzmek Verb
yiyecekmiş gibi bakmak Verb
hissedarlara rücü etmek Verb, Law
düşman hatlarını yarmak Verb
esrarı çözmek Verb