stationary

  1. durağan, sabit, hareketsiz, kımıldamaz, değişmez, yerinde duran, yerli.
    stationary front: durağan
    cephe: iki hava tabakası arasındaki sınır.
    stationary population: yerli nüfus/ahali.
yerinden kıpırdamamak Verb
soluma sırasında akciğerde sürekli kalan hava
değişmeyen talep
yerel olarak başgösteren hastalık
durağan ekonomi
sabit motor.
Kalıcı dosya Information Technology
yerleşik nüfus
değişken nüfus
sabit tesis Noun
istikrarlı fiyatlar
sabit fiyatlar Noun
ileri karakol zinciri
durağan durum
sabit meblağ
sabit ısı derecesi
durağan dalga.
standing wave.
duran bir araca çarpmak Verb
fiyatlar dünkü seviyede kalmak Verb
fiyatların dünkü seviyede kalması