suspicion

English-Turkish Translation

  1. Noun suizan (outdated)
  2. Noun şüphe
  3. Noun vehim
  4. kuşku, şüphe.
    The real thief tried to turn suspicion toward others.
    above suspicion: şüpheden
    uzak, her türlü şüphenin üstünde, son derece dürüst.
    beyond suspicion: şüphe götürmez, şüpheden âri.
    evidence beyond suspicion: şüphe götürmez/kesin delil.
    under suspicion: şüphe altında.
    He is under suspicion of stealing.
    to have suspicion about someone: birisinden şüphelenmek.
    not the shadow/not the ghost af a suspicion: en ufak bir şüphe bile yok.
  5. vehim, vesvese.
  6. kuşkulanma, şüphelenme.
  7. kuşku/şüphe uyandırma.
  8. ima, iz, eser, çok az miktarda bir şey.
    a suspicion of a smile: hafif tebessüm.
    She had a suspicion
    of tears in her eyes: Gözlerinde yaşlar belirmişti.
  9. zan, tahmin.
  10. şüphelenmek (Bu anlamda kullanılması uygun değildir. Yerine
    suspect kullanılmalıdır).
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

above suspicion
çok dürüst
above suspicion
her türlü şüphenin dışında
above suspicion
şüphe uyandırmayan
allay suspicion
şüpheleri gidermek Verb
arouse (be looked upon with) suspicion
kuşku uyandırmak Verb
arousing suspicion
kuşkulu
arrest on suspicion
şüphe üzerine tutuklamak Verb
be above suspicion
şüphe konusu olmamak Verb
be clear of any suspicion
herhangi bir kuşkudan uzak olmak Verb
be clear of suspicion
şüphe altında olmaktan kurtulmak Verb
be creative of suspicion
kuşku uyandırıcı olmak Verb
be under suspicion
kuşku altında olmak Verb
be under suspicion
zan altında bulunmak Verb
cast (throw) suspicion
kuşku uyandırmak Verb
cast suspicion
kuşku uyandırmak Verb
confirm a suspicion
bir kuşkuyu doğrulamak Verb
dispel a suspicion
bir kuşkuyu bertaraf etmek Verb
divert suspicion
şüpheyi uzaklaştırmak Verb
exclude suspicion
kuşkuları bertaraf etmek Verb
fall under suspicion
kuşkulanılmak Verb
fall under suspicion
kuşku uyandırmak Verb
false suspicion
boşuna kuşkulanma
gratuitous suspicion
sebepsiz kuşku
groundless suspicion
yersiz kuşku
harbo u r suspicion
kuşku sahibi olmak Verb
have a sneaking suspicion
gizli bir kuşkusu olmak Verb
have a sneaking suspicion
gizli gizli kuşkulanmak Verb
justifiable cause for suspicion
kuşkulanmak için haklı neden
person under suspicion
kuşku altındaki şahıs
plant suspicion
şüphelendirmek Verb
plant suspicion
kuşku tohumları ekmek Verb
plant suspicion
şüpheye düşürmek Verb
plant suspicion
şüphe tohumları atmak Verb
reasonable grounds for suspicion
kuşkulanmak için makul neden
reasonable suspicion
yerinde kuşku
reasonable suspicion
makul şüphe Noun, Law
remove suspicion
kuşkuyu bertaraf etmek Verb
screen someone from suspicion
birini şüphe altından kurtarmak Verb
strong suspicion
kuvvetli kuşku
taint of suspicion
kuşku izi
under suspicion
şüphe altında
uneasy suspicion
kuşku
unfounded suspicion
sebepsiz kuşku
unfounded suspicion
yersiz kuşku
verify a suspicion
bir kuşku konusunun doğruluğunu incelemek Verb
verify a suspicion
bir kuşkuyu doğrulamak Verb
well- founded suspicion
yerinde kuşku
fix suspicion on sb
birinden kuşkulanmak Verb
lie under suspicion of murder
cinayetle suçlamamak Verb
lie under suspicion of murder
cinayetle suçlanmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database