ilk kez önceki Mart ayının en yüksek noktasını aşmak
Fiil
resmî balo açış töreni(nde davetlilerin salonda yaptıkları yürüyüş).
İsim
(düzgün/talim adımlariyle) yürümek, asker gibi (rap rap) yürümek, hızla yürümek/gitmek/ilerlemek, yürüyüş
yapmak.
We watched the soldiers marching. She was very angry and marched out (of the shop). Time marches on.
(zorla) yürütmek, sevketmek, göndermek.
The little boy behaved badly, so she marched him up to bed. They marched the prisoner away.
resmi geçit yap(tır)mak.
He marched the soldiers.
yürüyüş, yürüme, askerî yürüyüş, geçit resmi.
The army is prepared for the march. forced march:
cebrî yürüyüş.
line of march: yürüyüş yolu, yürüyüş hedefi.
march column: yürüyüş kolu.
march outpost: yürüyüş ileri karakolu.
march-past: geçit resmi.
march unit: yürüyüş birliği.
bir yürüyüşte alınan yol.
It was a short/a day's march from the city to the camp.
ilerleme, ileri gitme, terakki, gelişme.
The march of science. History records the march of events.
steal a march: belli etmeden üstünlük kazanmak.
yürüyüş marşı, marş (müzik).
funeral march: cenaze marşı.
wedding march: düğün marşı.
He enjoyed listening to marches.
marchland ile ayni anlama gelir. sınır, hudut, sınır şeridi, sınır boyunca uzanan arazi parçası.
hudut çizgisi/işaretleri.
march with: hemhudut olmak, ortak sınırı olmak.
Mart, yılın üçüncü ayı
İsim
yürüyüş düzeni
İsim, Askerlik
yürüyerek bir yere gitmek
Fiil
polis eşliğinde sevk etmek
Fiil
birini zorla bir yere sokmak
Fiil
birini zorla bir yere götürmek
Fiil
birini zorla bir yere sürüklemek
Fiil
içinden yürüyerek geçmek
Fiil
8 Mart tarihli mektubunuza rücuen
başkasından önce davranmak/hedefe ulaşmak.
başkasından önce bir hedefe gizlice ulaşmak
Fiil
birinden erken davranmak
Fiil
birinin bir adım önüne geçmek
Fiil
birine belli etmeden üstünlük kazanmak
Fiil
Uzun Yürüyüş
İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
1 Mart'a kadar (mart dahil)