Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

frighten
korkutmak, dehşet/korku salmak, dehşete düşürmek.
The little girl was frightened by the big dog. Did
he frighten you?
a frightening dream: korkulu rüya.
Geçişli Fiil
frighten
gözdağı vermek, (gözünü) yıldırmak/korkutmak.
to be frightened of (doing) something: bir işi yapmaktan korkmak. Geçişli Fiil
frighten away/off
ürkütmek, korkutup kaçırtmak.
to frighten away pigeons. He frightened off his attacker by calling the police.
frighten into
korkutarak/zorla yaptırmak, mecbur etmek.
He frightened the old lady into signing the paper.
to
frighten someone into doing something: birisini korkutup bir işi yaptırmak.
He was frightened into doing it: Onu korkusundan yaptı.
frighten out of
(a) korkudan yitirmek/kaybetmek.
frighten someone out of his wits: birinin ödünü patlatmak.
It
nearly frightened him out of his wits (or his skin): Ödünü patlattı/onu çok korkuttu. (b) korkutup engel olmak/alıkoymak.
The presence of police frightened many criminals out of attempting further crimes.
frighten someone into fits
birinin ödünü koparmak Fiil
frighten someone out of his wits
birinin ödünü patlatmak Fiil
frighten/scare the (living) daylights out of someone
birini son derece korkutmak/korkutarak aklını başından almak.
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.