1. (pencereye) cam takmak, camlamak, cam geçirmek.
    double-glazed: çift (kat) camlı.
    The house
    is being double-glazed (= 2 sheets of glass are put on each window) to keep in the heat.
  2. sırlamak.
  3. cilâlamak, perdahlamak.
  4. (resimde renk tonunu değiştirmek için) üstüne ince bir saydam tabaka sürmek.
  5. parlatmak, cam gibi düzgün ve parlak hale getirmek.
  6. parlamak, cilâlanmak, cam gibi düzgün ve parlak gözükmek.
  7. (bileme çarkı) düzleşmek, aşındırma özelliğini yitirmek.
  8. (göz) bulanmak, donuklaşmak.
    His eyes glazed over.
  9. perdah, parlaklık, cam gibi düzgünlük.
  10. sır: yüzeye parlaklık veren madde.
    the glaze on a china cup.
  11. (resim yüzeyine sürülen) ince saydam boya.
  12. sırlanmış/parlak yüzey.
  13. pasta vb. üzerine sürülen ince (şeker vb.) tabaka.
(seramik) kurşunlu sır, kurşun oksit içeren silisli seramik sırı. İsim
,
(Brit.:
glazed frost) ile ayni anlama gelir. ince buz: yağan yağmurun donması sonucu
ağaçları ve yeryüzünü kaplayan ince buz tabakası.