kidded -> kid

  1. İsim oğlak, gidik, keçi yavrusu.
  2. İsim oğlak derisi(nden yapılan kösele).
  3. İsim oğlak eti.
  4. İsim çocuk, genç, delikanlı.
    College kids: Kolejli gençler.
    The kids went to the circus: Çocuklar sirke gittiler.
  5. Fiil takılmak, şaka yapmak, lâtife etmek, (şakadan) aldatmak.
    I was just kidding: Şaka yapıyordum.

    You must be kidding! Muhakkak şaka yapıyorsun! Yapma/deme be! Sahi mi?
  6. Fiil aldatmak, mahsus yapmak,
    argo matrak geçmek, dalga geçmek.
    You're kidding me: Benimle dalga
    geçiyorsun!
    He's not really hurt; he's only kidding: Sahiden yaralanmadı, mahsus yapıyor.
    Don't kid me: I know you're not telling the truth: Benimle matrak geçme (= şakayı bırak), doğruyu söylemediğini biliyorum.
    No kidding!: Sahi mi? Deme yahu! Vay canına!
  7. Fiil oğlak doğurmak.
Sonsuz Ölüm Özel Isim, Sinema
koruma altındaki çocuk İsim, Aile Hukuku
ilerlemekte olan başarılı genç
herkesle şakalaşmak, işi lâtifeye/şakaya boğmak.
deri eldiven
oğlak derisinden eldiven.
kolay bir iş
Kendini kandırma.
(a) (birine) nezaketle/tatlılıkla muamele etmek, (b) çok dikkat/itina göstermek.
kızdırmamak için bir kimseye yumuşak/mülâyim davranmak, gönlünce gitmek, aşağıdan almak, çok dikkatli davranmak.
(a) zor/çetin/kirli iş, (b) amansız/merhametsiz davranılması gereken mesele.
bunu yutmam