1. İsim su içinde bulunan ve gemiler için tehlikeli olan dal.
  2. İsim budak, kırık dal.
  3. İsim bir şeyin çıkık pürüzlü ucu, sivri çıkıntı.
  4. İsim kırık diş kökü.
  5. İsim geyik boynuzunun dalı.
  6. İsim engel, mania, takıntı.
    to strike a snag: engelle karşılaşmak.
    to strike a snag in carrying
    out plans.
    There's a snag somewhere: Bir takıntısı var (altından çapanoğlu çıkabilir).
  7. Fiil (gemi vb.) su içindeki köklere çarpmak.
  8. Fiil engellemek, mani olmak.
    His hostility snagged all my efforts.
  9. Fiil engellenmek, engel/mania ile karşılaşmak.
  10. Fiil karmakarışık yapmak/olmak, karış(tır)mak, dolaş(tı)rmak.
  11. Fiil nehir dibini kök ve dallardan temizlemek.
  12. Fiil (yün, elbise vb.) dikene/budağa/çengele vb. takılmak.
  13. Fiil kapmak, yakalamak, birdenbire ele geçirmek.