1. (a) simge, arma vb. olarak kullanılan şekil/renk, (b) bayrak.
    to salute the colors: bayrağı selamlamak.

    to fight with colors: bayrağın gölgesinde savaşmak.
    nail one's colors to the mast: ölünceye kadar çarpışmak, teslim olmamak.
    with colors flying: bayraklar dalgalanarak.
    haul down the colors: bayrak indirmek.
    lower one's colors: teslim bayrağı çekmek. (c) tutum, şahsiyet, mahiyet, benlik, kimlik, hüviyet, karakter, kanaat.
    true colors: içyüzü, mahiyet, hakikî benlik/karakter.
    to reveal/show one's true colors: hakikî benliğini/kimliğini/karakterini ortaya koymak.
    under false colors: sahte bir hüviyetle.
    stick to one's colors: kanaatlerine bağlı kalmak. (d) düzme/sahte görünüş/kisve, maske.
    under color of … : … kisvesi altında, bahanesiyle.
    to hold the possession under color of title: tapu ile mülke sahip olmak.
bildiğinden şaşmamak, fikrinden dönmemek, direnmek, kafasının dikine gitmek, azim ve sebat göstermek.

During the election campaign the candidate nailed his colors to the mast on the question of civil rights: Seçim kampanyası esnasında aday, medenî haklar konusundaki fikrinde direndi.
renk vermemek Fiil
askere almak, silah altına çağırmak.
yabancı bayrak. İsim
sahtekârlık, aldatma, göz boyama, gerçeği gizleme. İsim
(a) zafer, başarı, muzafferiyet.
pass (something)/come off with flying colors: parlak zafer/başarı
kazanmak. (b) (havada dalgalanan) bayrak, sancak.
askere gönüllü yazılmak.
ana/temel renkler.
(a) sahte bandıra ile çıkmak, (b)
mec. sahte kimlik/hüviyet takınmak.
olduğundan başka türlü görünmek.
troop ile ayni anlama gelir. asker safları önünde bando ile bayrak geçirme töreni yapmak.
parlak başarı ile.
askerlikte.
rengârenk, her türlü renk.
to paint the house (in) all the colors of the rainbow: evi her türlü renge boyamak.