embodying -> embody

  1. Geçişli Fiil cisimlendirmek, şekillendirmek, somutlaştırmak, tecessüm ettirmek, somut/müşahhas hale getirmek.
    to
    embody = imbody ideals in action.
  2. Geçişli Fiil belirtmek, simgelemek, temsil etmek, ifade etmek.
    Words embody = imbody thoughts. The letter embodied all his ideas.
  3. Geçişli Fiil içermek, kapsamak, ihtiva etmek, dahil etmek.
    The new engineer's suggestions were embodied in the
    revised plan of the bridge.
  4. Geçişli Fiil düzenlemek, tertip/tanzim etmek, bir araya toplamak.
    to embody = imbody a verbal agreement in a contract.
  5. (a) canlı/müşahhas örneği olmak, somut olarak göstermek.
    He embodies his principles in his behavior.
    (b) katmak, mezcetmek, dahil etmek.
    Many improvements are embodied in the new car.
fikirlerini bir konuşmada somutlaştırmak Fiil
tecsim (outdated) İsim
bir sözleşmeye bir madde ilave etmek Fiil
bir sözleşmeye bir şart eklemek Fiil
sözleşmeye bir madde ilave etmek Fiil
bir antlaşmayı kanunla sağlama bağlamak Fiil
bir antlaşmayı hukuk çerçevesi içinde almak Fiil
bir antlaşmayı hukuk çerçevesi içine almak Fiil
yeni yapı elemanları içermek Fiil
bir sözleşmeye şartlar koymak Fiil