arı sineği
(Bombyliidae): arıya benzer bir sinek türü.
İsim
kara sivrisinek
(Simuliidae): larvalarını sulara bırakan ufak sinek.
buffalo gnat ile ayni anlama gelir.
mavi atsineği
(Calliphora) .
İsim
vazvaz
(Chalcididae): zarkanatlılardan parlak bakır renkli, larvası diğer böceklerden asalak geçinen
bir tür sinek.
chalcid ile ayni anlama gelir.
İsim
bostan/tipula sineği
(Tipulidae): sivrisineğe benzer uzun bacaklı bir sinek.
İsim
dans böceği
(Empididae): çiftleşirken danseden ısırıcı böcek.
drake ile ayni anlama gelir. olta yemi olarak kullanılan bir nevi sinek.
yapma sinek (balık avında oltaya takılır).
İsim
yüz sineği
(Musca automnalis): K. Amerikada davarların gözüne musallat olan zararlı bir sinek.
İsim
et sineği
(Sarcophagidae): yumurtalarını etin üzerine bırakan karasinek.
İsim
uçmak.
Most birds and insects fly. The aircraft was flying above thick fog.
Fiil
(rüzgâr vb. ile) sürüklenmek, uçurulmak.
Fiil
dalgalanmak.
Flags flying in the air.
Fiil
uçakla/uzay aracı ile vb. gitmek, seyahat etmek.
I usually fly Swissair. “How did you get here?” “I flew (=came by aircraft)”.
Fiil
fırlamak, ânide/hızla gitmek, hızlı hareket etmek.
He flew from the room: Odadan dışarıya fırladı.
The door flew open: Kapı şırak diye açıldı.
fly to arms: (millet) silaha sarılmak.
Fiil
kaçmak, tüymek, firar etmek, kayıplara karışmak.
The bird has flown: (Aranan kimse) kayıplara
karıştı.
He was forced to fly the country: Memleketten kaçmaya zorlandı.
Fiil
çabuk geçmek, hızla geçip gitmek.
How time flies! Zaman ne çabuk geçiyor!
The train flew past:
Tren hızla geçip gitti.
Fiil
(beyzbol) (a) topa vurup yükseklere fırlatmak.
He flied into right field. (b) fly out.
Fiil
(a) uçur(t)mak.
to fly a kite. (b) şahinle avlamak.
Fiil
(uçak, uzay aracı, roket vb.) uçurmak/kullanmak/idare etmek.
He was the first man ever to fly that type of aircraft.
Fiil
(bayrak vb.) çekmek, dalgalandırmak, sallamak.
to fly a flag.
Fiil
(bir yerin üzerinden) uç(ur)mak.
to fly the Pacific Ocean: Büyük Okyanus üzerinden uçmak.
Fiil
havadan ulaştırmak/nakletmek/göndermek.
He's flying his car to Europe.
Fiil
kaç(ın)mak, sakınmak.
to fly an enemy wrath.
Fiil
dekor çekmek: dekoru sahnede yukarı çekmek/kaldırmak.
Fiil, Tiyatro
düğme/fermuar kapağı, yırtmaç kapağı, pantalon vb.'de düğme veya fermuarı gizleyen kumaş kapak.
İsim
çadır kapısı/perdesi.
İsim
tent fly ile ayni anlama gelir. üst örtü: çadırın dış çatısını örten kumaş kapak.
İsim
(çalar saatlerde) düzengeç.
İsim
baskı makinesinde) toplaç, kâğıt toplayıcı, basılmış kâğıtları toplayıcı düzen.
İsim, Matbaacılık
(bayrakta) (a) kenar, uzunluk, (b) uç.
İsim
sahne üstü: sahne üstünde asma dekorların saklandığı yer.
İsim, Tiyatro
true fly ile ayni anlama gelir. sinek
(Musca domestica). common house fly: ev sineği.
stable fly: karasinek.
forest fly: atsineği
(Hippobosca equina).
fly swatter: sineklik, sinek raketi.
İsim
ateşböceği, mayıs böceği gibi kanatlı böceklerden biri.
İsim
(balıkçılıkta) sineğe benzer sun'î yem, olta iğnesi.
İsim
akıllı, bilgili, cin fikirli, zeki, açıkgöz, kurnaz, tilki gibi.
He's a fly customer (= fellow):
Çok kurnazdır, faka basmaz, cin gibidir.
Sıfat
uyanık, atik, çevik.
Sıfat
bir şeyi takip etmek
Fiil
bir bayrak altında uçmak
Fiil
nabız yoklamak, kamu oyunu yoklamak için uydurma haberler yaymak, halkı/başkalarını denemek.
wind1 (26):
see which way the wind blows.
(uçak) 300 metreden alçakta uçmak
Fiil
(a) öteye beriye uç(uş)mak.
Dead leaves were flying about. (b) hızla iş görmek, koşuşmak.
sinek mantarı
(Armanita muscaria): sinekleri zehirleyen bir madde çıkaran bir tür mantar.
İsim
parçalanmak, birdenbire kopup ayrılmak.
(US) telaş içinde oraya buraya koşup durmak
Fiil
uçkun külü: duman, uçan gaz vb.'den elde edilen kül.
İsim
uçucu kül
İsim, Çevre ve Ekoloji
gözü daha yükseklerde olmak.
birini gölgede bırakmak
Fiil
birinin boğazına saldırmak
Fiil
gözü çok yüksekte olmak
Fiil
(üzerine) atılmak, (sözle/bedenen) saldırmak, hücum etmek, fırlamak.
fly at one's throat: birinin
boğazına sarılmak/öfke ile üstüne atılmak.
fly into passion/rage: kızmak, öfkelenmek, hiddete kapılmak.
fly into pieces: paramparça olmak.
The bottle flew into a thousand pieces.
geri uçmak, uçup geri gelmek, mümkün mertebe çabuk dönmek, geri fırlamak/tepmek.
(beyzbol) savurma topu, vurularak havaya fırlatılan top.
fly ile ayni anlama gelir.
İsim
kör uçuş yapmak, yalnız aletleri kullanarak ilerisini görmeden uçmak.
hareketli palanga makarası, çengelli makara.
İsim
(balıkçılıkta) sun'î sinek mahfazası (kitap şeklinde).
İsim
üst güverte: kaptan köprüsünün üstünde kumanda teçhizatı ile donatılmış güverte.
İsim
pusula yardımıyla uçmak
Fiil
(US) dürüst olmayan yollardan kâr etmeye çalışan işletme
yapma sinekli olta ile balık avı.
İsim
ticari hatlarda uçmak
Fiil
(elbisede) ön yırtmaç.
İsim
(a) yüksekte uçmak, (b) çok ihtiraslı/hayalperest olmak, gözü yükseklerde olmak, (c) coşmak.
hayal peşinde koşmak, havalarda uçmak, büyük emeller beslemek.
karşı gelmek, meydan okumak, aldırmamak, tanımamak, hiçe saymak.
fly in the face of custom/convention.
fly in the face of facts: gerçeklere aldırmamak, gerçekleri inkâra kalkışmak.
fly in the face of providence: kadere karşı mücadele etmek.
(yasaları/töreleri) hiçe saymak, tanımamak, meydan okumak, kafa tutmak, (söz vb.) dinlememek, itaatsizlik etmek, karşı gelmek.
gerçekleri kabul etmekten kaçınmak
Fiil
keyfe keder veren şey, cansıkıcı/üzücü şey.
There's a fly in the ointment: Bir bit yeniği var.
He's a fly in the ointment: Mazarrat başı odur.
uçakla asker getirmek
Fiil
baş aşağı ters uçmak
Fiil
(tiyatro) tavan çıkıntısı
sineklik, sinek ağı, sineklerin girmemesi için konulan ağ.
İsim
uçup gitmek, çabucak gitmek, fırlamak, tüymek, (düğme vb.) kopmak.
çok kızmak, köpürmek, tepesi atmak, küplere binmek.
tarifesiz uçakla uçmak
Fiil
devriye uçuşu yapmak
Fiil
(beyzbolde vurduğu topu karşı oyuncu yakalayınca) oyundan çıkmak.
bir memleket toprakları üzerinden uçmak
Fiil
bir hava sahası üzerinden uçmak
Fiil
önünden/üzerinden uçmak/geçmek.
(hisse sertifikası) beyaz ciro
(kitap/katalog vb.'nin nasıl kullanılacağını gösteren) yönetmecik.
İsim
(ilk olarak) tek başına uçmak
Fiil
sineklik, patpat, sinek raketi.
İsim
Atlantik'in üzerinden uçakla geçmek
Fiil
(uçak) radyo ile yöneltilerek uçmak.
(hapisten vb.) kaçmak, firar etmek.
sıvışmak, kaçmak, tüymek,
argo cızlamı çekmek.
bayrağı yarıya indirmek
Fiil
paramparça olmak, tuzla buz olmak.
sinek kovan: sinek kovma yelpazesi.
İsim
(a) uçurtma uçurmak, (b) deneme balonu uçurmak, (c) boşa (karavana) atmak, dedikodu çıkarmak, palavra atmak.
at sineği
(Hippobosca equina).
İsim
saydam sinek
(Oscinosoma frit): hububat tanelerine çok zararlı bir küçük sinek.
İsim
meyve sineği
(Trypetidae Ceratitis/Anastrepha): larvaları meyvelere zarar veren birkaç çeşit haşerat.
İsim
drosophila ile ayni anlama gelir. meyve kelebeği: larvaları meyve ile beslenen ve kendisi kalıtım
araştırmalarında kullanılan kelebek türü.
İsim
çek arabanı! git kendi işine! çekil oradan! sen kendi işine bak!
(argo) Bas git ! Çek arabanı
külrengi et sineği
(Sarcophaga carnaria): larvalarını hayvan ölüsü veya et üzerine bırakan sinek.
İsim
sığır sineği
(Hypoderma): sığırlara musallat olan bir tür sinek.
İsim
Hess sineği
(Phytophaga destructor): sürfesi hububatı tahrip eden ufak siyahımsı bir sinek.
at sineği
(Tabanidae).
İsim
tırtır sineği
(Ichneumonidae): sürfeleri tırtıl veya başka böceklerin larvaları ile beslenen zarkanatlı böcek.
İsim
fener böceği
(Fulgoridae): tropik ülkelere özgü, başında fenere benzer çıkıntısı bulunan ve eskiden
ışık saçtığına inanılan parlak renkli iri bir böcek.
(a) (füze, silah vb.) atmak, fırlatmak.
to let fly a stone/an arrow: taş/ok atmak. (b) (heyecan
vb.) serbest bırakmak, birdenbire söylemek,
mec. basmak.
to let fly a curse: küfürü basmak.
(a) birine ağzına geleni söylemek, (b) birine tokat aşketmek, (c) (at) çifte atmak.
en ufak bir değişikliğe uğramadan olduğu gibi kalma
sinek biti
(Hippoboscidae).
İsim
kıyameti koparmak, büyük kavgaya sebep olmak, ortalığı birbirine katmak.
(a) gayretle/seve seve çalışmak. (b)
make the fur fly ile ayni anlama gelir. kıyametleri koparmak.
(a) kavga/karışıklık çıkarmak, kavgaya sebep olmak, ortalığı birbirne katmak, kıyameti koparmak.
When the woman made an unpleasant remark about another woman's child, it really made the fur fly. (b) (işi) çabucak/bir çırpıda yapmak/bitirmek.
har vurup harman savurmak, su gibi para harcamak.
meyve sineği
(Ceratitis capitata): siyah-beyaz benekli, iki kanatlı, larvası olgun meyveleri mahveden bir tür sinek.
karıncayı bile incitmemek.
(a) uçuşta, uçuş esnasında, yere inmeden önce, (b) alelacele, çabucak, durmadan, aralıksız.
yere değmeden saha içinde yakalanabilen yüksekten atılmış top.
İsim
(a) (balık) sun'î sineğe doğru sıçramak, (b) (insan) kendisini tahrik etmek için söylenen söze kanarak kızmak/öfkelenmek.
avcı sinek
(Promachus vertebratus): hızlı uçan, iki kanatlı bir tür sinek
İsim
(beyzbol) takım arkadaşları ilerlesin diye topa yavaş vuruş.
akrep-sinek
(Panorpa): erkeğinin kuyruk kısmı akrep kuyruğu gibi kıvrık bir sinek türü.
(a)
cantharis ile ayni anlama gelir. İspanyol sineği
(Lytta vesicatoria), (b)
cantharides ile ayni anlama gelir. İspanyol sineği tozu: deriyi tahriş edici, müdrir ve afrodiziyak olarak kullanılır.
arı-sinek
(Syrphidae) eşekarısına benzer bir tür sinek.
İsim
hızlı sinek
(Tachinidae): lârvası tırtıllar ve böcekler üzerinde asalak yaşayan gri/siyah renkli iki kanatlı sinek.
İsim
fly ile ayni anlama gelir. üst örtü: çadırın dış çatısını örten kumaş kapak.
fly ile ayni anlama gelir. sinek
(Musca domestica). common house fly: ev sineği.
stable fly: karasinek.
forest fly: atsineği
(Hippobosca equina).
fly swatter: sineklik, sinek raketi.
çeçe sineği
(Glossina morsitans, G. palpatis).: nagana ve uyku hastalıklarını aşılayan Afrika sineği.
İsim
Kaplumbağalar da Uçar
Özel Isim, Sinema
sığırsineği
(Hypodermatidae).
suya daldırılan sun'î olta yemi.
İsim
çıkmaz ayın son çarşambası
Zarf
balık kavağa çıkınca
Zarf