1. (a) gitmek, ziyaret etmek, hazır bulunmak, katılmak, iştirak etmek.
    Are you going to go to the party?
    (b) (öğrenci olarak) devam etmek, gitmek.
    He goes to İstanbul University. (c) (zahmete, sıkıntıya, masraf vb.) girmek, katlanmak.
    go to a lot of/great trouble: büyük zahmetlere/sıkıntılara katlanmak.
    go to great/considerable expense: büyük masraflara girmek/katlanmak. (d) (bir işe) girişmek, başlamak.
    go to sleep: uyumak.
    go to war: harbe girişmek.
ölmek, rahmete kavuşmak, vefat etmek, ahirete göçmek.
gone to glory: ölmüş, müteveffa, rahmete kavuşmuş.
Hakkın rahmetine kavuşmak Fiil
başını döndürmek, kafasını tutmak.
(a) (içki vb.) başına vurmak, başını döndürmek, şaşırtmak, sarhoş etmek.
The brandy went to his head.
(b) kibirlenmek, burnu büyümek, kibirli/azametli/mağrur yapmak.
The applause of the crowd went to his head.
ölmek, rahmeti rahmana kavuşmak.
emeklilik çekini almak için postaneye gitmek Fiil
yaz tatilini deniz kıyısında geçirmeye gitmek Fiil
teşrif etmek Fiil
baloya gitmek Fiil
eziyet çekmek Fiil
eşik aşındırmak Fiil
hakem kuruluna başvurmak Fiil
birine kefil olmak Fiil
karşı gelmek, aleyhinde çalışmak, muhalefet etmek.
(a) yatmak, (b)
bas. baskıya gitmek, (c) cinsî münasebette bulunmak, beraber yatmak.
hayır işlerine gitmek Fiil
üniversite öğrencisi olmak Fiil
kanuni yollara başvurmak Fiil
(a) (tilki vb.) inine girmek, (b) saklanmak, kayıplara karışmak, sırra kadem basmak.
masraflara girişmek Fiil
genel seçime gitmek Fiil
(a) otlamak, otlamaya gitmek, (b) istirahate çekilmek.
büyük masraflar yapmak Fiil
büyük masraflar yapmak Fiil
bir şey yapmak için büyük masrafa girişmek Fiil
(av) deliğine kaçmak.
(tilki, cani vb.) saklanmak, gizlenmek.
cennete gitmek Fiil
hakkın rahmetine kavuşmak Fiil
cehenneme gitmek, mahvolmak.
Go to hell! Cehennem ol! Allah kahretsin/canını alsın!
cehennem ol, çek arabanı, defol, canın cehenneme, cehenneme kadar yolun var.
Shut up telling me what
to do, (you can) go to hell!: Başımda dırdır edip durma, defol buradan!
derhal/azimle başlamak, girişmek, mübaşeret etmek.
cehenneme git
mahkemeye başvurmak.
hukuka başvurmak Fiil, Hukuk
birine dava açmak Fiil
birine dava açmak Fiil
aleyhinde dava açmak Fiil
birisinin aleyhine dava açmak.
karşılamak Fiil
karşı çıkmak Fiil
(a) parçalanmak, (b) manen/maddeten düşmek, (c) sıhhati bozulmak, ayılıp bayılmak.
(a) parçalanmak, dağılmak.
Another ship had gone to pieces on the rocks. (b) itidalini kaybetmek,
kendini tutamamak, hislerine/iradesine hâkim olamamak, sinirleri bozulmak, (c) manen çökmek, çöküntüye uğramak.
When his business failed, he went completely to pieces.
turist gibi gezip dolaşmak Fiil
harap olmak, bozulmak, yıkılmak, mahvolmak, iflâs etmek.
(kitap, gazete vb.) basılmak, baskıya verilmek.
basılmak, baskıya/matbaaya verilmek.
hapishaneyi boylamak Fiil
hapishaneye gitmek Fiil
hırsızlıktan içeri girmek Fiil
protestoya başvurmak Fiil
yıkılmak Fiil
birinin yardımına koşmak Fiil
birinin cenazesine gitmek Fiil
okula gitmek Fiil
ıskartaya çıkmak Fiil
(a) denizci olmak, (b) denize çıkmak.
(a) denizci olmak, (b) deniz yolculuğuna çıkmak.
tohuma kaçmak Fiil
(a) uyumak, uykuya dalmak, (b) (kol, bacak vb.) karıncalanmak, uyuşmak.
My foot has gone to sleep: Ayağım uyuştu.
stool ile ayni anlama gelir. dışkı defetmek, defi hacet etmek, büyük abdest yapmak.
...'in yardımına koşmak Fiil
kötü yola sapmak, baştan çıkmak, ahlâkı bozulmak.
He's gone bad since he got rich: Zenginleşince ahlâkı bozuldu.
çürümek Fiil
(Br) avukat olmak Fiil
batmak Fiil
seçime gitmek: başbakan ve kabineye güvensizlik oyu veren parlamentoyu feshederek seçim kararı almak.
kendi seçim bölgesinin oyuna başvurmak.
cehennem ol
mahvolmak, bozulmak, kötü yola/sefalete düşmek.
berbat olmak, düşmek, alçalmak, mahvolmak.
aşırıya kaçmak Fiil
sinemaya gitmek Fiil
ileriye geçmek Fiil
cepheye gitmek Fiil
ne oldum delisi olmak Fiil
avukat olmak Fiil
sinemaya gitmek Fiil
büroya gitmek Fiil
kamuoyuna başvurmak, (siyasî) referandum yapmak.
(Br) sinemaya gitmek Fiil
tiyatroya gitmek Fiil
oylamak Fiil
oy vermeye gitmek Fiil
postaneye gitmek Fiil
darağacına gitmek Fiil
abdest bozmak Fiil
dışarı çıkmak Fiil
altta kalmak, iflâs etmek.
(a) yenilmek, bozguna uğramak, ezilmek, altta kalmak, teslim olmak, (b) iflâs etmek.
savaşa gitmek Fiil
bir işi tam yapmak Fiil
sonuna kadar gitmek Fiil
(a) şehre inmek, (b) büyük bir enerji ile hareket etmek.
(a) şehre inmek, (b)
argo harıl harıl çalışmak, plânlı ve verimli çalışmak, (c) çok başarılı olmak.
kendini tamamen bir şeye hasretmek Fiil
bir şey üzerinde ayrıntılı haber vermek Fiil
bir şeyi kayıtsız şartsız yapmak Fiil
savaş açmak, harp ilân etmek.
USA decided to go to war against Japan.
... ile savaşa girmek Fiil
ziyan/heder olmak, boşa gitmek, çöpe atılmak.
işe otel odasından gidip gelmek Fiil
ortadan kalkmak Fiil
batmak Fiil
yıkılmak Fiil
(a) deme! deme be! sahi mi? inanmam! (b) haydi!
hapishaneye gönderilme hükmü giymek Fiil
cehennemi boylamak Fiil
hâsılat yerel hayır derneklerine gidecektir
hakeme başvurmak.
Board of arbitration: Hakem kurulu.
arbitration bond: hakem teminatı,
her iki tarafın hakem kararını tanıyacaklarına dair verdikleri teminat.
arbitration of exchange: kur farkından yararlanmak için aynı dövizi birkaç borsada aynı anda alıp satma.
yardımına koşmak, savunmak, korumak.
to go to bat for a friend: bir arkadaşın yardımına koşmak.
sönmek Fiil
yavaş gitmek Fiil
iş yolculuğuna çıkmak Fiil
yaylanmak Fiil
finale kalmak Fiil
tıkırında gitmek Fiil
aksi gitmek Fiil
modada, rağbette.
serbest bırakmak Fiil
gitmek mezlik etme
borca girmek istememek Fiil
düzelmek Fiil
kötüleştirmek Fiil
Bir yolunu bulup oraya git.
ayrıntılara girmekten çekinmek Fiil
eve gitmek üzere izin almak Fiil
plana göre hareket etmek Fiil
plana göre hareket etmek Fiil
bir konuya geri dönmek Fiil
Ingiltere'ye izinle dönmek Fiil
eski anılarını tazelemek Fiil
eski alışkanlıklarına dönmek Fiil
sözünde durmamak Fiil
konuya dönmek Fiil
keşide edene rücu etmek Fiil
son derse geri dönmek Fiil
işine dönmek Fiil
kontra gitmek Fiil
avam halkın oyunu araştırmak Fiil
(Br) sayfiyeye gitmek Fiil
istikbale çıkmak Fiil
gittikçe kötüye gitmek Fiil
gittikçe kötüye gitmek Fiil
yakınına gitmek Fiil
programa göre cereyan etmek Fiil
yüksek eğitime devam etmek Fiil
tahtaya kalkmak Fiil
düşman tarafına geçmek Fiil
karşı tarafa geçmek Fiil
meyhaneye gitmek Fiil
ciddi işe koyulmak Fiil
işe ciddi sarılmak Fiil
Oxford Üniversitesi'ne gitmek Fiil
hatiplik kürsüsüne çıkmak Fiil
(Br) üniversiteye girmek Fiil
(Br) Londra'ya gitmek Fiil
tıpış tıpış gitmek Fiil
zıt gitmek, aykırı düşmek, uymamak.
Sorry, but your ideas go/run counter to accepted theories.
(a) tohuma kaçmak, (b) kuvvetten düşmek, zayıflamak, güçsüzleşmek, bunamak.
oldukça fazla sık dışarı çıkmak Fiil
Tuvaletim var. Cümle, Deyim
Tuvaletim geldi. Cümle, Deyim
Çişim geldi. Cümle, Deyim
Çişim var. Cümle, Deyim
Tuvalete gitmem lazım. Cümle, Deyim
(US) kudurmuş gibi etrafa saldırmak Fiil
dışarı çıkma müsaadesi İsim
yolculuk etme serbestisi
yolculuk etme serbestliği
eğlenmeye gitmek Fiil
başlamak için canatan.
(a) alıp götürülecek (yiyecek vb.).
He ordered 2 hamburgers and coffe to go. (b) daha var.
Two
pages to go: İki sayfa daha var.
etrafında dolaşmak.
…'e devam etmek, sürdürmek, uygulamaya geçmek.
to go ahead with a plan.
cinsel münasebette bulunmak.
fazlasıyla düşkün olmak, aşırı ilgi göstermek, … için deli olmak.
She goes ape over Jo: O (kız)
Jo'ya aşırı ilgi gösteriyor (Jo için deli oluyor).
dümeni kırmak (argo) Fiil
sivil yönetime dönüş
sivil yönetime dönüş
topu atmak (argo) Fiil
kuş yuvalarını aramak.
işi ağırdan almak, kendini sıkmadan çalışmak.
kendini fazla yormamak, fazla çalışmamak.
(birisini) fazla sıkmamak/tazyik etmemek.
fazla harcamamak, idareli kullanmak, israf etmemek.
çıkıp hava almak, hava almak için gezinmek.
ifrit kesilmek Fiil
akın/baskın yapmak.
The officer sent a few of his men on a foray, they brought back several prisoners for questioning.
(satış temsilcisinin) iş yolculuğuna çıkması
mola etmek Fiil, Denizcilik
Süper!
İşte bu!
Tebrikler!
Helal!
Bravo!
Yürü be!