1. o zaman, o vakit.
    Prices were lower then .
    since then: o zamandan beri.
    We have not been back since then .
  2. ondan sonra, akebinde, hemen sonra.
    The rain stopped and then began again. We ate, then we started home.
  3. ayrıca, bundan başka, keza, üstelik, zaten.
    I love my job, and then it pays well.
    I haven't
    the time and then it is not my business: Vaktim yok, zaten görevim de değil.
  4. o halde, şu halde, öyle ise, demek ki, netice olarak.
    You knew all the time then: Demek şimdiye
    kadar bunu sen hep biliyordun.
  5. nedeniyle, binaenaleyh.
  6. o zamanki, o zamanın.
    the then prime minister: o zamanın başbakanı.
o zamana kadar.
şimdi bile, o zaman bile, yine de, buna rağmen.
I have explained everything, but even now (then) she
doesn't (didn't) understand.
arasıra, arada bir, zaman zaman.
ne demek? maksat ne? bunun anlamı ne?
zaman zaman, arasıra.
ara sıra, zaman zaman.
Every now and again I remember good old days of my youth.
arasıra, bazen, arada sırada, kâh … kâh.
Now one boy does best, then another: Kâh bir çocuk iyi yapar, kâh öteki.
kâh … kâh, bir … bir.
With prices now rising now falling, who knows what will it cost next year?
Fiyatlar bir yükselip bir düşüyor, bu durumda kim bilir gelecek yıl bunun fiyatı ne olacak?
hele şükür, çok şükür.
There now, I've at last got the engine started: Hele şükür, nihayet motoru çalıştırabildim.
(a) öyle ise, şu halde, peki.
now then, what happened? Peki, ne oldu? (b) sakın ha!, haydi!
bunun için, şu halde.
ara sıra bir söz sıkıştırmak Fiil
gayri
? o zaman ne olacak?
Suppose he refuses, what then? Ya reddederse, o zaman ne olacak?
tam o anda, o esnada, derken, hemencecik, hemen oracıkta, derhal, derakap.
günümüzde olduğu gibi o dönemde de ... Zarf
bugün olduğu gibi o zamanlarda da ... Zarf
hem de fazlasıyla
Ayıyı vurmadan postunu satma.
Görüşürüz.
Görüşmek üzere.
haydi
sakın ha
o günlerin …i İsim
dönemin …i İsim
zamanın …i İsim
devrin …i İsim