aşırı derecede annesine düşkün olmak
Verb
biyolojik anne
Noun, Medicine
(izcilerde) yavrukurtlara önderlik yapan tecrübeli kadın.
Noun
bir annenin çocuklarına düşkünlüğü
(istisnasız) herkes, her fert, her erkek.
koruyucu anne
Noun, Family Law
çocuğu kendi çocukları gibi büyüten kadın
ana tarafından üvey kızkardeş
anadilde öğretim
Noun, Education-Training
anasının dizi dibinde öğrenmek.
evli ve ... çocuk annesi
Adjective
anne+, ana, valide.
mother bird: anne kuş.
mother love: anne sevgisi.
mother country:
ana vatan, anayurt.
Turkey is my mother country.
anne yerine geçen/anne gibi bakan kadın.
annelik duygusu/şefkati.
It appealed to the mother in her.
ana: bir şeyi doğuran/yaratan/koruyan/meydana getiren şey.
Hunger is often the mother of crime:
Açlık, çoğu kez cinayetin anasıdır.
Necessity is the mother of invention: İhtiyaç icat doğurur.
yerli, doğuştan, fıtrî.
mother dialect: yerli şive.
mother courage: fıtrî cesaret.
annesi olmak, doğurmak, büyütmek.
annelik yapmak, anne gibi bakmak/büyütmek, evlât edinmek.
mother of vinegar ile ayni anlama gelir. sirke tortusu.
bir romanın yazarlığını birine atfetmek
Verb
fırtına kırlangıcı
(Oceanites oceanicus)
Noun
Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV)
ana kilise, katedral, büyük kilise.
anne figürü
Noun, Psychology
İngilterede 1760'da yayınlanan derleme çocuk şiirleri kitabı müellifinin takma adı.
Noun
nature ile ayni anlama gelir. tabiat ana.
Cat's are nature's/Mother nature's way of limiting the number of mice.
arapsaçı
Noun, Plant Species
mother ile ayni anlama gelir. sirke tortusu.
ana gemi, (denizde/uzayda) başka gemilerin ikmal ve bakımını yapan büyük gemi.
reşit olmayan küçük çocukları olan yoksul anneye ödenen kira yardımı
ana dili
Noun, Linguistics
sağduyu, aklıselim, feraset, zekâ.
hanım evlâdı, mahallebi çocuğu.
ihtiyaç buluşlara yol açar
ana kraliçe, kralın anası.
surrogate ile ayni anlama gelir. sun'î dölleme ile başkası adına çocuk doğuran anne.
bakacak kimsesi olmayan çocuklu kadın.