tarihimizin ilk dönemlerinin birinde
sahne arkası
Noun, Performing Arts
planlama aşamasında olmak
Verb
hiyerarşide sonuncu gelmek
Verb
planlama aşamasında olmak
Verb
sahne oyuncusu olmak
Verb
bir kanun önergesinin her bir hükmünün müzakere edildiği aşama
(hastalık) başlangıç safhasında keşfetmek
Verb
(Br) bilet ücreti mıntıkası
Noun
birinci aşama üçüncül öğretim (Kaynak:
CEDEFOP)
Noun, Education-Training
bir temsili sahneye koymak
Verb
sahne oyuncusu olmak
Verb
sahne yaşamına atılmak
Verb
gelişmeden kalmış olmak
Verb
(sahne oyunu) tutunmak
Verb
bir sahne oyununu yuhalamak
Verb
(hastalık) başlangıç devresi
birini yuhalayarak sahneden indirmek
Verb
tiyatro dilinden anlamak
Verb
uluslararası platformda
Adverb
uluslararası arenada
Adverb
uluslararası alanda
Adverb
tek bir adamın yönettiği işletme
planlama aşamasını geçmiş olmak
Verb
ünlü sahne ve ekran sanatçıları
Noun
siyaset sahnesini bırakmak
Verb
belli bir aşamaya varmak
Verb
(parlamento) tebliğ aşaması
sahne, meydan.
down stage: sahne önü/aşağısı.
off stage: sahne dışı.
up stage: sahne
yukarısı.
stage design: sahne tasarımı.
stage direction: düzen açıklaması.
stage direction for actors: oyun düzeni notları.
stage director: sahne müdürü.
stage door: sahne kapısı.
stage fright: sahne korkusu, oyuncuların seyirciler karşısında bazen duydukları korku.
stage left: sahne solu.
stage lift: sahne iner-çıkarı.
stage manager: sahne yetkilisi.
stage right: sahne sağı.
stage setter: dekor kurucu.
stage whisper: sahne fısıltısı, oyuncunun seyircilerin duyabileceği şekilde söylediği fısıltı.
tiyatro.
stage - fever: tiyatro sevdası/tutkusu, aktör olma hevesi.
stage - struck: aktörlük hevesine kapılmış.
stagecoach ile ayni anlama gelir. posta arabası.
konak, menzil, konaklama yeri.
travel by easy stages: sık sık konaklayarak seyahat etmek.
aşama, merhale.
in stages: aşamalarla, tedricen, peyderpey.
iki menzil arasında veya bir günde alınan yol.
radde, derece, mertebe.
by easy stages: yavaş yavaş, azar azar, tedricen.
evre, devre, böceğin gelişim evrelerinden herbiri.
the larva stage of an insect.
(toplumsal ve ekonomik hayatta) dönem, çağ.
He is still in the stage of schoolboy: O henüz öğrencilik
çağındadır.
critical stage: nazik/tehlikeli/buhranlı dönem.
tablet, mikroskopta incelenen cismin konulduğu yer.
(radyoda) kat.
I.F. amplifier stage: orta frekans yükselteç katı.
(roketlerde) bölme, basamaklı çalışan itme takımlarından herbiri.
sahneye koymak, temsil etmek.
yürütmek, yönetmek, idare etmek.
tekrar başarılı olmak
Verb
birşeye yeniden dönmek
Verb
tekrar başarıya ulaşmak
Verb
darbe yapmak
Verb, Politics-Intl. Relations
oyunu sahneye koymak
Verb
oturma eylemi düzenlemek
Verb
oturma eylemi gerçekleştirmek
Verb
oturma eylemi tertiplemek
Verb
grev gerçekleştirmek
Verb
tek başına sergi açan sergi açmak
Verb
business ile ayni anlama gelir. yaratıcı jest: tiyatroda sanatçının olaya canlılık ve şahsiyet
vermek için yaptığı ufak hareketler.
sahne yönetmeni
Noun, Employment
birinin yaşamının aşamaları
Noun
bir otobüs güzergâhındaki duraklar
Noun
aktörlük hevesine kapılmış
sahnede aktörün seyircilerce kolayca işitilen fısıltısı
tiyatroculuk, sahne hayatı.
go on the stage: sahne hayatına atılmak, tiyatroya girmek.
quit the stage: sahne hayatından/tiyatrodan çekilmek
stage business: oyuncuların temsil esnasındaki jest ve mimikleri.
piyeste (başarı ile) oynamak, (mükemmel) aktörlük yapmak.