kullanmak, … ile çalışmak/iş görmek.
to ply the needle: iğne işi yapmak, dikiş dikmek.
ply the oars: gayretle kürek çekmek.
Verb
yapmak, (bir faaliyeti) sürdürmek/devam ettirmek.
to ply a trade: ticaret yapmak.
Verb
saldırmak, hamle/hücum etmek, sıkıştırmak, taciz etmek, yormak, bunaltmak.
to ply horses with a whip.
Verb
bol bol ikram etmek, ikrama boğmak.
to ply a person with drink: bir kimseye durmadan içki içirmek.
Verb
soru yağmuruna tutmak, sıkıştırmak, ısrarla sormak/ istemek,
argo başının etini yemek.
ply someone with questions: birini soru yağmuruna tutmak.
Verb
düzenli sefer yapmak, işlemek, gidip gelmek.
Boats that ply Bosphorus.
car plying for hire: kira otomobili, taksi.
Verb
sürekli çalışmak/uğraşmak/didinmek/meşgul olmak/iş görmek/gayret sarfetmek.
Verb
kat, katmer, katman, tabaka.
Noun
eğilim, meyil, temayül.
Noun
(taksi şoförü , Br) müşteri beklemek
Verb
müşteri için dolaşmak
Verb
kendi işiyle uğraşmak
Verb
...'lık mesleğini icra etmek
Verb
birine durmadan içki içirmek
Verb
birini sorular sorarak sıkıştırmak
Verb
birini soru yağmuruna tutmak
Verb
(araba vapuru) iki kıyı arasında gidip gelmek
Verb
… ile beslemek/desteklemek/muamele etmek, … sağlamak.
to ply a fire with fresh fuel.