internal

  1. Adjective kuruma özel
  2. iç, dahilî, içe ait, içeride olan/bulunan.
    The nation's internal affairs are in turmoil.
  3. içten, derunî, batınî.
  4. Pharmaceuticals içilen, yutulan, ağızdan alınan (ilâç).
    an internal remedy.
  5. zatî, zatında, bünyesinde, aslî, fıtrî, mündemiç.
    internal evidence: zatî delil, bir şeyin kendisinde
    bulunan delil.
    internal evidence of forgery in a document.
  6. iç, dahilî, ülkenin iç işleriyle ilgili.
    internal politics. internal trade. internal disturbances.
  7. zihnî, manevî, fikrî, aklî.
    internal malaise.
  8. öznel, sübjektif, enfüsî.
    an internal response. Thoughts are internal.
  9. iç, vücudun içinde bulunan.
    an internal organ. internal bleeding.
    internal structure: iç bünye/yapı.
  10. temel nitelik, esas/zatî özellik.
iç organ yaralanması Noun, Medicine
iç organlar Noun, Anatomy
iç uzuvlar Noun, Anatomy
ahşâ (esk.) Noun, Anatomy
içten yanmalı Adjective, Machines
iç hesap
dahili idari giderler
iç yönetim giderleri Noun
iç yönetim giderleri Noun
içişleri Noun
iç işleri Noun
İçişleri Bakanı Noun, Politics-Intl. Relations
yurt içi havayolu
yurt içi hava trafiği
iç açı
iç düzenleme
iç düzenleme
iç düzenlemeler Noun
işletme içi denetim
dahili teftiş
işletme içi denetim (bir işletmenin muhasebe kayıtlarının işletmeye bağlı iç denetiçiler tarafından denetlenmesi
iç denetim Noun, Management
İç Denetim Kurulu Noun, Organizations
iç denetim şubesi Noun
iç denetim grubu
İç Denetim Birimi Noun, Organizations
iç denetim
İç Denetim Birimi Noun, Organizations
iç denetçi
dahili müfettiş
dahili murakıp
İç Denetçiler Birimi Noun, Organizations
şakak kemiği kanalı yüz sinirleri, işitme sinirleri ve damarların geçtiği kanal.
iç denge
iç kanama Noun, Medicine
ülke içinde geçerli tahvil
iç tahviller Noun
memleket içi konjonktür
iç borçlanma
iç istikraz
iç baskılı fren
dahili arama Noun, Music
şirket içi nakdi
şirket içi nakit
yurt içi harçlar Noun
iç kontrol
içten yakmak Verb
dahili müşteri Noun, Management
iç müşteri Noun, Management
iç sömürge Noun, Sociology
iç yakımlı makine, patlamalı/iç ihtiraklı motor.
içten yanmak Verb
iç yakmalı makina
içten yakmalı makine
içten yanmalı motor Noun, Environment-Ecology
(US) iç ticaret
iç ticaret
iç haberler Noun
iç tüketim
iç hesap kontrolü
iç kontrol
dahili kontrol
iç denetim
iç kontrol ve denetim Noun, Management
İç Denetim Birimi Başkanlığı Proper Name, Organizations
içte verilen kredi
memleket parası
iç müşteri Noun, Management
dahili müşteri Noun, Management
içsel veri
iç sel veri
içsel veri taşınması
iç sel veri taşınması
iç borç (devlet borcunun ülke içinden sağlanan kısmı
(Br) iç borç (kamu borçlarının , dış borçtan farklı olarak İngiltere'de sağlanan bölümü
iç borç
memleket içi talep
iç iskonto
iç hastalıklar.
iç dinamikler Noun
iç kulak.
iç ekonomik denge
iç ekonomik eğilim
içsel ekonomiler (tek bir üretim biriminde unsurların daha randımanlı kullanımı ve yönetim , pazarlama
, finansman ve geliştirme maliyetlerini daha ço
iç ölçek ekonomileri Noun
(idare) iç ekonomi
iç ekonomi
belgenin kendi içinde mevcut beyyine kuvveti
iç kanıt
konuşulan şeyin içeriğinden çıkarılan kanıt
senetleri bir kentte iştira edip ötekine satma
iç kombiyo
aynı ülke içinde meydana gelen kambiyo senetleri Noun
iç infaz Noun
iç borçlanma
iç finansman
(AT) iç sınırlar
iç dişli: dişleri silindirin iç boşluğunda bulunan dişli.
iç tahvil oranı Noun, Transport
(US) değerce yükselen yatırımlar Noun
iç sorun
iç etiketleme
iç mevzuat
dahili mevzuat
iç kredi
iç kredi (anapara ve faiz ödemeleri borçlanılan ülke para biriminden ödenen kredi
iç Pazar
dahiliye hekimliği: iç hastalıklarla uğraşan hekimlik dalı.
iç göç
dahili tekel
iç tekel
iç hareket
bazı piyasa ya da piyasa gruplarında ürün satın alımı biçimlerindeki değişiklikler
iç ulusal borç
iç ulusal borç (milli borçların ülke içinden sağlanan bölümü
devletin iç borçları Noun
yurt içi vapur seferleri Noun
yurt içi vapur seyrüseferi
ara bölme
iç bölme
iç politika
takas rayici
iç üretim kontrolü
kurum içi terfi Noun, Human Resources
iç verim oranı (bir yatırımın nakit girişlerinin bugünkü değerini , nakit çıkışlarının bugünkü değerine eşitleyen oran
iç verim oranı
iç getiri oranı
dahili mevzuat
tüzük, iç tüzük
iç yönerge Noun, Management
iç ilişki
iç raporlama sistemi (işletme yönetiminin bilgi gereksinimini karşılamak amacıyla kurulan işletme içi raporlama sistemi
iç raporlama sistemi
iç solunum, kan ile gözeler arasında oksijen ve karbondioksit alışverişi.
devlet iç geliri.
Department of internal Revenue: Maliye Vergi (tahsilât) dairesi.
gelir idaresi Noun, Taxation-Customs
(US) en yüksek vergi makamı
(US) gümrük vergileri dışında kalan her türlü vergi
(a) iç uyak/kafiye, aynı mısradaki sözcükler arasında ses uyumu, (b) mısralar arası uyak/kafiye.
iç uyak Noun, Language-Literature
iç ölçek ekonomileri Noun
iç salgı, hormon.
iç hastalıkları uzmanı Medicine
dahiliyeci Noun, Medicine
iç politik gerilim
iç gerilme, ısınma vb. nedeniyle maden/cam vb. içinde oluşan gerilme.
iç yapı/bünye.
yatılı öğrenci
iç gümrük tarifesi
iç vergiler Noun
iç ticaret hadleri Noun
iç sel zamanlayıcı
içsel zamanlayıcı
iç ticaret
muhasebe işlemi
dahili işlem
aktarma hesabı
virman hesabı
iç taşımacılık
(US) iç taşımacılık
dahili belge
iç savaş
iç sular
iç sular Noun
içbölge
iç borçlar Noun
iç piyasa tarafından satın alınmış olmak Verb
iç piyasa tarafından satın alınmış olmak Verb
iç piyasaca iyi karşılanmak Verb
Federal Vergi Tahsilat Ofisi
harcama sonrası iç malî denetim
bir ülkenin içişlerine müdahale etmek Verb
bir ülkenin içişlerine karışmak Verb
iç barışı sürdürmek Verb
…'in içişlerine karışmak Verb, Politics-Intl. Relations
iç vergi iadesi Noun
kazada meydana gelen iç kanamaları olmak Verb
kazada yer alan iç kanamaları olmak Verb
İçişleri Komisyonu Noun, Organizations
İç Denetim Birim Başkanlığı Noun, Organizations
İç Kontrol Daire Başkanlığı Noun, Organizations
Avrupa Parlamentosu İç Tüzüğü
İçişleri Bakanı Noun, Politics-Intl. Relations
içişleri bakanlığı