run in

  1. (a) uğramak, ziyaret etmek, (b)
    argo tutuklamak, hapse atmak, (c)
    basım bitiştirmek, birleştirmek,
    satırbaşı/paragraf başı yapmamak, (d) (yeni motoru) çalıştırarak alıştırmak.
bir genel seçimde adaylığını koymak Verb
yeni bir arabanın rodajını yapmak Verb
seçim için aday olmak Verb
bir seçimde aday olmak Verb
aktarma trenine yetişmek Verb
vites boşta gitmek Verb
birinin tepesini atırmak Verb
ailede olmak Verb
aile vasfı olmak Verb
zarara girmek Verb
(sahile/başka gemiye) yakın seyretmek.
iki kişi (daima) beraber gitmek/koşmak.
sayfiyeye kaçmak Verb
(US) adaylığını koymuş olmak Verb
uzun vadede Adverb
uzun dönemde Adverb
eninde sonunda, ergeç, en sonunda, nihayette, ileride, uzak gelecekte.
The system will work out fairly in the long run.
zamanla, uzun zaman sonra, eninde sonunda.
zamanla, en sonunda.
uzun vadede Adverb
kısa vadede Adverb
kısa dönemde Adverb
kısa vadede
önünde sonunda ödemek Verb
uzun vadede ödemek Verb
dönüp dolaşıp aynı yere gelmek (faal olmaya rağmen sonuç alamamak Verb
para arzında artış
kavga, dövüş, münakaşa. Noun
(paragraf başı yapmadan) metne yapılan ilâve. Noun, Printing
fiyatların yükselmeye devam etmesi