çocukları olması üzerine
kocanın karısının malları üzerinde haiz olduğu muntazar ayni hak
karısı henüz hayatta iken
(tören vb.) başla(t)mak, açmak.
I want to initiate the ceremony by welcoming you all to Ankara.
(esaslarını) öğretmek/göstermek, alıştırmak, (bilim vb. de) ilk adımı attırmak.
(cemiyet/tarikat vb. sırlarını öğreterek) üyeliğe kabul etmek.
The Rotarians initiated 12 new members.
girişmek, önayak olmak, önermek, teklif etmek.
to initiate a constitutional amendment.
(yeni) başlayan/başlamış/alıştırılmış (kimse).
yeni üye, üyeliğe yeni kabul edilmiş (kimse).
bir tarikat veya cemiyetin sırlarını öğrenmiş (üye).
belirli bir alanda yetiştirilmiş (kimse).
birine karşı kanuni takibata geçmek Fiil
laf açmak Fiil
bir iş bağlamak Fiil
yeni bir politika uygulamak Fiil
bir planı uygulamaya başlamak Fiil
teklif getirmek Fiil
bir reform başlatmak Fiil
kanun tadilatı teklif etmek Fiil
bir teşebbüs kurmak Fiil
iş ilişkileri kurmak Fiil
bir kulübe girmek Fiil
kanun tasarısı vermek Fiil
gizli bir derneğe alınmış kimse
müzakereleri başlatmak Fiil
takibe geçmek Fiil
bir teklif getirmek Fiil
birini üyeliğe almak Fiil
birine bir bilim alanını tanıtmaya başlamak Fiil
birine bir sır vermek Fiil
birini gizli bir derneğe üye yapmak Fiil
süreci başlatmak Fiil