asla, kat'iyen, hiç te.
They haven't finished by a long shot: Hiç de bitiremediler.
televizyonda ve fotoğrafçılıkta alışılmamış bir açıdan yapılan çekim
açılı çekim
İsim, Reklamcılık
BB ile ayni anlama gelir. bu çaptaki mermi.
her bir atışta on ikiye daha yaklaşmak
Fiil
otobüsten fırlatılmak
Fiil
bakır saçması: ergimiş halde suya dökülerek soğutulan saf bakır.
İsim
televizyon reklamlarında reklamı yapılan ürünün yakın çekimi
kodaman, önemli/nüfuzlu/büyük mevki sahibi kimse.
av saçması: kuş avlamakta kullanılan ufak saçma.
booster ile ayni anlama gelir. bağışıklığı artırmak/yenilemek için yapılan ek aşı.
büst resmi (bir kişinin göğüsten yukarı fotoğrafı
canister ile ayni anlama gelir. şarapnel.
top (atış) menzili.
within cannon shot: top menzili içinde.
İsim
canister ile ayni anlama gelir. şarapnel.
şarapnel.
canister, canister shot ile ayni anlama gelir.
İsim
(US-Kanada) tepki göstermeyecek bir kişiye yöneltilmiş haksız ve çirkin bir davranış ya da söz
karşı sahada ağın dibine düşen top.
İsim
kum-saçma, en ufak tüfek saçması.
İsim
saptayıcı çekim (sinema filmi ya da televizyonda , bir sahnenin etraflıca görülmesini sağlayan açılış çekimi
(sinema filmi ya da televizyonda) bir ya da birkaç sanatçının'yakın çekimi'
pazarlıksız satış yapılan dükkân
influenza aşısı
İsim, Tıp
(sinema ya da televizyonda) kameradan uzaklaşan sanatçının arkasından kameranın sanatçıyı izlediği çekim
(basketbol) serbest atış.
İsim
sinema filmi ya da televizyonda
bir kişiyi baştan ayağa gösteren çekim
(US) ekonomiyi canlandırmak için bir önlem almak
Fiil
ekonomiyi canlandırmak için bir önlem almak
Fiil
(şansını/talihini) denemek, bir şeyi bir kere tecrübe etmek.
It's a hard job, but I'd like a shot at it. 23.
call one's shot
k.d.: niyetini/maksadını açıklamak.
cerbezeli, çok başarılı, ateşli, ateş gibi, tuttuğunu koparır.
a hotshot = hot shot young politician.
gösterişçi, gösterişli, zekâ ve hünerini parlak bir şekilde gösteren.
seri, yıldırım gibi, çok hızlı (giden/işleyen/çalışan).
a hotshot = hot shot express.
maharetli işçi, (sporda) iyi oyuncu.
kapalı yerde çekilen film
(basketbolde) topu zıplayarak atış.
İsim
ok gibi, kurşun gibi, hızla, birdenbire.
be off like a shot: ok gibi fırlamak.
The dog was off like a shot after the rabbit: Köpek tavşanın peşinden ok gibi fırladı.
He accepted like a shot: Derhal kabul etti.
kafadan sallama/atma, at yarışında kazanma şansı en az olana pey sürme.
İsim
cür'etli girişim: tehlikeli fakat başarıldığı takdirde büyük ödül/çıkar getiren atılım.
İsim
uzaktan çekiş, telefoto.
İsim
(pazarlamada) hedef gurup seçilen çok sayıda insana reklam broşürü postalama
iyi bir girişimde bulunmak; boş atıp dolu tutturmak.
sinema filmi ya da televizyonda görüntünün yansıyan bir yüzeyden çekimi
uzay gemisinin ay yolculuğu
uzay gemisinin aya yolculuğu
sinema filmi ya da televizyonda
hareket eden bir nesneyi aynı yöne doğru hareket halindeki kamera ile çekim
kasada metelik olmamak
Fiil
not by a long chalk
Brit.- k.d. : hiç, asla, kat'iyen.
“Is he ready yet?” “No, not by a long chalk/shot.”
harcanan barutla fişeğe yazık olmak
Fiil
bir konuda bir kere yayınlanan dergi.
İsim
aktörün sahneye bir defa çıkması.
İsim
pan çekim (sinema filmi ve televizyon kamerasının bir sahneyi panoramik çekimi
(a) atlının kaçarken geriye attığı ok, (b) ayrılırken söylenen acı söz.
ayrılırken söylenen çileden çıkarıcı söz.
faturada kendine düşen payı ödemek
Fiil
penaltı atışı
İsim, Futbol
(golf) yüksek vuruş, yükseğe atılan top.
İsim
rastgele atış, spor kurallarına uymadan yapılan atış.
İsim
(pusudan) bir kimseye/hayvana yakından yapılan atış.
İsim
rastgele eleştirme/tenkit.
İsim
(basketbol) uzaktan atış.
İsim
ekran resmi
Bilgi Teknolojileri
atış.
several
shots were heard: birkaç silah sesi işitildi.
İsim
atış /kurşun menzili.
İsim
atım, top veya tüfek atma.
İsim
top güllesi, mermi.
without firing a shot: kurşun atmadan.
İsim
saçma, tüfek saçması.
shot metal: saçma madeni.
shot tower: saçma imal olunan kule.
İsim
nişancı.
He's a good shot: İyi nişancıdır/avcıdır.
İsim
shot put ile ayni anlama gelir. gülle atma.
İsim, Spor
girişim, teşebbüs, atılım, hamle.
a long shot: güç bir işe girişme.
at the first shot:
ilk hamlede, başlangıçta.
That was a bad shot: O, yersiz/isabetsiz bir teşebbüstü.
İsim
şırınga, iğne, aşı.
a shot of penicillin. a shot in the arm: canlandıran/heveslendiren/gayrete
getiren şey.
a big sale which was a shot in the arm to the failing company.
İsim
bir kadeh içki.
pay one's shot: içkisinin parasını ödemek.
İsim
döküm içinde kalan sert maden topağı.
İsim
90 kadem (27 m.) uzunluğunda zincir veya demir.
İsim, Denizcilik
gülle veya saçma ile doldurmak.
Geçişli Fiil
saçma yapmak, ufak taneler haline getirmek.
Geçişli Fiil
shoot
(geç.z.&s.f.).
Geçişli Fiil
hâreli, yanardöner, şanjanlı (kumaş).
a dress of shot silk: it was blue shot with green.
Sıfat
dolu, karışık.
His stories are shot through with fine descriptions.
Sıfat
mahvolmuş, harap olmuş, bitmiş, yıpranmış.
My nerves are shot: I need a holiday. shot to pieces:
tamamen bozulmuş, darmadağın olmuş.
Sıfat
vurulmuş, yaralanmış.
Sıfat
kurtulmuş, başından savmış.
to be shot of: kurtulmak, başından savmak.
glad to be shot of the job.
Sıfat
sarhoş, kafası dumanlı.
Sıfat
sert taneli, tüfek saçması gibi.
Sıfat
dükkân hesaplarının denetimi
elmas topu matkap: küre biçiminde bir araya getirilmiş ufak elmaslardan yapılmış matkap kalemi.
İsim
ümit/cesaret verici şey, müşevvik.
gülle atma sporunu yapan kişi
ziyafette birinin masrafını ödemek
Fiil
(a) birdenbire çıkan av vb. ne rastgele ateş etmek, (b)
mec. talihini denemek.
nişan almak, resim çekmek.
tetanoz aşısı
İsim, Farmakoloji
(US) (borsa) fiyatların birden tırmanarak yeni tavana oturması
hareket halindeki oyuncuyu hareket ederek izleyen kameranın yaptığı çekim
uzaktaki kamera kamyonetinden çekilen film
bir kişinin belden yukarı fotoğrafı ya da çekimi
(a) uçan kuşa sıkılan tüfek, (b) uçan kuş avcısı.
tabanca kurşunu menzilinde
tabanca kurşunu menzilinde