decaying -> decay

  1. çürü(t)me(k), boz(ul)ma(k).
    Sugar can decay the teeth. Her decayed tooth had to be taken out.
  2. çökme(k), inhitat (etmek), zeval (bulmak), zevale yüz tutma(k), çöküntü, inkıraz.
    History sometimes
    seems to teach us that all nations decay in the course of time.
  3. sıhhatten düşme(k), zayıflama(k).
    His mental decay is distressing.
  4. radioactive decay ile ayni anlama gelir. bozunum, bozunma(k), parçalanma(k).
  5. çürük/bozuk (parça/şey).
    tooth decay: diş çürüğü.
alfa bozunumu: ışımetkin bir özdeğin alfa ışınları yayınlama sonucu atom numarasının 2 azalması.
çökmekte olmak Fiil
beta bozunumu: ışımetkin maddenin beta zerreleri yayınlayarak atom numarasını değiştirmesi.
harap olarak ölmek Fiil
çökmek Fiil
çürütmek Fiil
decay ile ayni anlama gelir. bozunum, bozunma(k), parçalanma(k).
ihtiyarlık yüzünden çökme
yaşlılık çöküşü
(televizyon , vb) yayın zamanı sonu
çürütülmek Fiil
diş çürümesi İsim, Tıp
diş çürüğü
bozunum değişmezi.
zihin gücünün eksilmesi
bozunum ürünü.