1. lüks, günlük yaşam için gerekli olanların dışında zevk, kolaylık, rahatlık sağlayan mal ve olanaklar.
  2. lükse/zevk ve sefaya dalma, fazla bolluk/zenginlik içinde sürülen hayat.
  3. zevk ve sefa.
    to live in luxury.
  4. arzu edilen fakat ulaşılması güç olan şey.
    a luxury few can afford: çok az kimsenin gücünün yeteceği bir lüks.
  5. saçma/manasız zevk düşkünlüğü, bir şeyden alınan garip/acayip zevk.
    to give the luxury of tears:
    ağlamaktan garip bir zevk duymak.
  6. (bkz: lechery, lust ), (bkz: lasciviousness )
lüks hayat yaşamak Fiil
lüks içinde yüzmek Fiil
ferah fahur, lüks ve refah içinde.
be/live in the lap of luxury: lüks ve refah içinde yaşamak,
bir eli yağda bir eli balda olmak.
zevkü sefa hayatı yaşamak Fiil
lüks içinde
lüks yüzünden bozulmuş
lüks içinde debelenmek Fiil
lüks içinde yüzmek Fiil
lüks daire
lüks daire
lüks eşya
lüks otomobil
lüks tüketim
lüks baskı
lüks daire
lüks mallar İsim
lüks otel
lüks mesken
lüks eşyası ithalatı
lüks eşya sanayii
lüks hayat
lüks transatlantik
lüks transatlantik lüks vergisi
lüks transatlantik
lüks ihracat
lüks sayfiye yeri
lüks dinlenme yeri
lüks büyük otomobil
lüks vergisi
lüks ticareti