orta derecede dikkatli bir kimsenin sarf edeceği ihtimam
tehlike ve durumun gerektirdiği oranda ihtimam
endişeden uzak olmak
Fiil
vesayet altına alınmak
Fiil
endişe, merak, gaile, kaygı, tasa.
free from care: endişesiz, tasasız, gailesiz.
full of care:
endişeli, kaygılı, endişeye vb. gömülmüş.
care had aged him: Endişe ve gaile onu ihtiyarlattı.
İsim
endişe/üzüntü/kaygı sebebi/kaynağı.
I have not a care in the world: Dünya umurumda değil/hiçbir
endişem/üzüntüm yok.
Her child is her major care: Çocuğu onun üzüntü kaynağıdır.
İsim
dikkat, ihtimam, ilgi, bakım, tedavi, sorumluluk.
with the greatest care: azamî dikkat ve ihtimamla.
(handle) with care: (eşya üzerinde) dikkat, kırılacak eşya.
He devotes great care to his work. He's under the care of a doctor.
cares of states: devletin sorumlulukları.
want of care: ihmal, bakımsızlık.
İsim
koruma, himaye, muhafaza, aracılık, tavassut.
in care of = c/o: eliyle, vasıtasıyla, aracılığı
ile.
Address my mail incare of the American embassy.
İsim
üzüntü, sıkıntı, keder.
care killed the cat: Kendini fazla üzme/üzüntü adamı öldürür.
İsim
merak/endişe/keder etmek, kaygılanmak, düşünmek, kurmak.
That's all he cares about: Bütün düşündüğü/önem
verdiği bu (Aklı fikri hep bunda).
Money is all he cares about: Aklı fikri parada (Paradan başka düşündüğü yok).
to care deeply about something: bir şey hakkında büyük kaygı/endişe duymak.
to care deeply about someone: birisine derin sevgi ile bağlı olmak.
Geçişsiz Fiil
ilgilenmek, ilgi/ihtimam göstermek, bakmak, alâkadar olmak, görev edinmek, üstüne almak, önem vermek.
Will you care for children while I am out? Ben yokken çocuklara bakar mısın?
for all I care: bana kalırsa/sorarsan.
He really cares (about this): (Buna) çok önem veriyor.
I don't much care for it: O beni pek ilgilendirmiyor.
well-cared: iyi bakılan/ihtimam gören.
Geçişsiz Fiil
hoşlanmak, özel bir ilgi duymak, beğenmek, meyli olmak, sarmak.
I don't care for her: Ondan hoşlanmıyorum.
I didn't care for that novel: O roman beni sarmadı.
Geçişsiz Fiil
istemek, arzu etmek (bunu izleyen fiil çoğunlukla mastar şeklindedir).
Would you care to dance? (Benimle) dansetmek ister misiniz?
I don't care to be seen in his company: Onun yanında görülmek istemem.
If you care to … : … arzu ederseniz.
Geçişsiz Fiil
(olumsuz ve sorulu tümcelerde) umursamak, aldırmak, aldırış etmek, metelik vermek.
care for nothing:
hiçbir şeye aldırmamak/ilgi duymamak/metelik vermemek.
I couldn't care less! Umurumda değil! Bana vız gelir!
I couldn't care less what people say: Elâlem ne derse desin, aldırmam/umurumda değil.
Who cares! Kimin umurunda! Aldıran/metelik veren kim!
care a damn = give a damn: zerre kadar önem vermek (çoğunlukla olumsuz şekli kullanılır):
I don't care a damn! Zerre kadar önem vermem.
I don't care! = As if I cared: (a) Bence aynı şey/Bana göre hava hoş! (b) Bana ne? Umurumda değil!
Who is caring for him? Ona metelik veren kim?
What do I care! Bana ne!
I don't care what he says: Ne söylerse söylesin (aldırmam).
I don't care two hoots/a brass farthing: (Bana) vız gelir tırıs gider.
Not that I care: Önem verdiğimden değil/Bana vızgelir /bana göre hava hoş.
Geçişsiz Fiil
=
Cooperative for
American
Relief
Everywhere: yabancı ülkelerdeki fakirlere
yardım için para ve mal toplayan kurum.
bakım yurdu
İsim, Geriyatri
yaşlı bakım merkezi
İsim, Geriyatri
(giysilerde) bakım talimatını içeren etiket
bir şeyle hiç ilgilenmemek
Fiil
eliyle vasıtasıyla, dikkatine.
genel özen gösterme görevi
belediye bakım işleri
İsim
çok ağır hastaların bakımıyla ilgilenen tıp dalı
müşteri hizmetleri
İsim, İşletme
derin kaygı çizgileri
İsim
gerekli dikkat
İsim, Hukuk
(kumaş , giysi) bakımı kolay
uzatılmış bakım: hastahaneden çıktıktan sonra özel bakımevinde hastabakıcı nezaretinde bakım.
çok az ömrü kalmış hastalara verilen bakım hizmeti
İsim, Tıp
yoğun bakım ünitesi
İsim, Tıp
ihmalkârlık yüzünden birinin kaçmasına neden olma
birinden hoşlanmamak
Fiil
genelde bir kimsenin kendi işlerinde sarf edeceği dikkat ve ihtimam
kişisel bakım ürünleri
İsim
birinci basamak sağlık hizmeti
İsim, Tıp
kısa süreli bakım
İsim, Tıp
ikinci basamak sağlık hizmeti
İsim, Tıp
dikkat etmek, dikkatli/uyanık bulunmak, gözünü açmak.
Take care that you don't fall on the ice. Take care not to catch cold (that you don't catch cold).
dikkat etmek, ihtiyatlı davranmak.
rüşvet alarak halletmek
Fiil
üçüncü basamak sağlık hizmeti
İsim, Tıp
silah sökme
İsim, Askerlik