1. aydınlatmak, aydınlanmak, tenvir/tenevvür etmek.
    The room was illuminated by four lamps. Poorly illuminated streets.
  2. ışıklandırmak, ışık vermek/saçmak.
  3. ışıklarla/kandillerle donatmak/donanmak.
    The streets were illuminated for the celebration.
  4. (bilgi vererek) aydınlatmak, tenvir etmek, açıklamak, açık/anlaşılır hale getirmek, anlatmak, izah etmek.

    illuminate a difficult passage in a book.
  5. nurlandırmak, güzellik vermek, (bilgi/ışık/medeniyet vb.) saçmak/yaymak.
    A smile illuminated her face.
    His leadership illuminated the epoch.
  6. fikrini açmak, uyandırmak, fikirlerini geliştirmek.
  7. (kitabı/yazıyı renkli resimlerle ve harflerle) süslemek, tezhip etmek.
    an illuminated manuscript.
  8. ışıklı, aydınlık, aydınlanmış.
  9. bilgili/aydın/münevver (kimse).
aydınlatma atışı İsim, Askerlik
bir kitaptaki zor bir ibareyi açıklamak Fiil