gratify

Transitive Verb memnun/mahzuz/hoşnut etmek, zevk/haz vermek.
Flattery gratifies a vain person.
It gratified
me to know how soon she would be well again: Çabuk iyileşeceğini öğrenmekten memnun oldum.
Transitive Verb tatmin etmek, (ihtiyacını) gidermek.
She wanted to gratify her curiosity. Would it ever be possible
to gratify my desire to see Europe?
Transitive Verb mükâfatlandırmak.

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

bir çocuğun bilgi açlığını gidermek Verb

nefsi körletmek Verb

nefis körletmek Verb

English-Turkish phrases from Zargan's own database

English-Turkish